3. Hukuk Dairesi 2021/598 E. , 2021/2830 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl davada kira parası iadesi- karşı davada kira alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı- karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı kiracı, eczane olarak işletilmek üzere davalıya ait 6/A nolu taşınmazı 25/06/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile, bitişiğindeki 6/B nolu taşınmazı ise 07/09/2009 başlangıç tarihli sözleşme ile kiraladığını, bir müddet faaliyet gösterdikten sonra davalı tarafın haksız fiilleri ve ağır tahrik, taciz ve yıldırmaları neticesinde eczacılık faaliyetini durdurup kira sözleşmesindeki cayma tazminatının ödenme şartını ortadan kaldıran altı aylık sürenin geçmesinden sonra her iki taşınmazı da 08/03/2010 tarihinde tahliye ederek davalıya teslim ettiğini, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini ileri sürerek tahliye tarihinden sonra her iki sözleşme yönünden oturulmayan aylar kira bedelleri toplamı 19.850TL ile 6/A nolu taşınmaz yönünden 2.000TL depozito bedeli olmak üzere toplam 21.850TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı - karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, feshin haksız olduğunu savunarak davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini istemiş; taşınmazların süresinden önce haksız bir biçimde tahliye edilmesi nedeniyle yoksun kalınan kira bedelleri ile 6/A nolu taşınmazda kullanılan elektrik bedeli ve 6/B nolu taşınmazın 2009 Aralık ayından itibaren tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira bedelleri kalemlerinden oluşan toplam 9000 TL nin faiziyle birlikte davacı- karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükmün davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi"nin 28/05/2014 tarih 2014/4594 esas- 2014/6993 karar sayılı ilamı ile, sair temyiz itirazlarının reddi ile asıl dava yönünden "... Olayda ispat yükü davacıda olup, davacı çekin kira borcu
nedeniyle verildiğini yazılı belgeyle kanıtlamak durumundadır. Davacının yazılı belgesi bulunmadığına göre yemin deliline dayanmış olduğundan davacıya çekin kira borcu nedeniyle verildiği konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle; karşı dava yönünden " Kiraya verenin 6/B nolu dükkana ilişkin 2009 Aralık ayından tahliye tarihine kadar olan kira bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş olup az yukarıda belirtilen çekin bu taşınmazın kira borcuna mahsuben verilmediğinin anlaşılması durumunda davacı- kiracının ödemeye ilişkin delilleri değerlendirilerek tahliye tarihine kadar olan dava konusu kira bedellerinin ödenip ödenmediği üzerinde durulmalı; 6/A nolu taşınmaza yönünden ise, mahkemece, mahallinde keşif yapılıp, uzman bilirkişi aracılığıyla, kiralananın aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin ne olduğu, Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla saptanmalıdır. Öte yandan, tüketim miktarının öncelikle kiralanan taşınmaza ilişkin olup olmadığı üzerinde durularak bu konuda elektrik idaresinden gerekli belgelerin teminiyle kiraya veren tarafından ödendiğinin ispatlanması durumunda tahsiline karar verilmesi gerekir. " gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen hükmün davacı- karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 23/09/2019 tarih 2018/1235 esas 2019/6961 karar sayılı ilamı ile sair temyiz itirazlarının reddi ile " 1- Karşı davacı toplam 9.000TL kira alacağı talep ettiği ve bu talebini de ıslah yolu ile artırmadığı halde yazılı şekilde karar verilerek talebin aşılması usul ve yasaya aykırıdır. 2- Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda kira alacakları hesaplanırken 6A ve 6B numaralı iki kiralanan birbirine karıştırılmıştır. Uyulan bozma kararında da belirtildiği gibi 6B numaralı kiralananda fesih sözleşmeye uygun gerçekleştirilmiş olduğundan kira bedelinin ödendiği kanıtlanamayan 2009 Aralık ayından tahliye tarihine (08/03/2010) kadar olan kira bedellerinin ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır." gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın daha önceden reddedildiği ve kararın bu yönden Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına; karşı dava yönünden taleple bağlılık ilkesi gereğince talebin kabulü ile 9.000TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı- karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı- karşı davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6/B nolu dükkana ilişkin kira alacağı yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir
(09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda; 6/B nolu dükkana ilişkin davacı- karşı davalı kiracı ile davalı- karşı davacı kiraya veren arasında 07/09/2009 başlangıç tarihli iki yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, sözleşmede kira bedelinin aylık 1.000TL olduğu ve her ayın onuna kadar kiraya verenin hesabına ödeneceği; özel şartlar 11. maddesinde de " Kiracı, taşınmazı erken tahliye etmek istemesi durumunda iki ay öncesinden yazılı bildirimde bulunmak zorundadır." hususları kararlaştırılmıştır. Kiracı tarafından 30/12/2009 keşide 05/01/2010 tebliğ tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği, 08/03/2010 tarihinde de anahtarın teslim edildiği gözetildiğinde feshin sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, kiracının erken tahliye nedeniyle yoksun kalınan kira alacağına ilişkin sorumluluğunun bulunmadığı ancak, 2009 Aralık ayından 08/03/2010 tahliye tarihine kadar olan dönemde ödenmeyen kira bedellerinden sorumlu olduğu tartışmasızdır.
Mahkemece, 26/10/2016 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de Dairemiz bozma ilamında raporun hatalı olduğu, kiraya verenin talep edebileceği kiranın 2009 Aralık ayından 08/03/2010 tahliye tarihine kadar olduğunun belirtilmesi karşısında bu taşınmaz yönünden hesaplanan 6.900TL kira bedeli miktarı hatalı olmuştur.
O halde Mahkemece yapılacak iş; 6/A nolu taşınmaz yönünden hesaplanan makul süreye ait kira bedeli toplamı 3.750TL ile 6/B nolu dükkan yönünden, gerekirse bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak kiracının 2009 yılı Aralık ayı ile 08/03/2010 tahliye tarihi arasındaki dönem kadar kiradan sorumlu olduğu gözetilerek hesaplama yapılıp, bundan sonra her iki dükkan yönünden toplam bedelin hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince asıl ve karşı dava yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.