Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının boşandıklarını, mahkemece 350 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, nafaka miktarının yeterli olmadığını belirterek, 350 TL yoksulluk nafakasının 1.500 TL"ye artırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, davalının yeniden evlendiğini, masraflarının arttığını beyan etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 350 TL den 600 TL ye artırılmasına karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından; davacı ile davalının 13.11.2012 tarihli mahkeme ilamı ile boşandıkları, ilamın kesinleşme tarihi 26.12.2012 tarihinden itibaren 350 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, bu davanın ise 04.03.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davada, yoksulluk nafakasının artırılması talep edilmektedir. TMK."nun 176/4.maddesinde; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” hükmü gereğince yoksulluk nafakasının artırılmasına karar verilebilir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması sonucunda; davacı kadının ev hanımı olduğu, davacının ise emekli olduğu, 900 TL maaş aldığı, evi ve arabası olup, evli olduğu açıklanmıştır. Bu durumda; yoksulluk nafakasının niteliği ve 26.12.2012 tarihinden itibaren ödenen 350 TL yoksulluk nafakası miktarının aradan yaklaşık 1 yıl 3 ay gibi süre geçtikten sonra 04.03.2014 tarihinden itibaren 600 TL olarak artırılması fazla olup, bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ÜFE artış oranları dikkate alınarak TMK."nun 4. maddesi gereğince; “hakkaniyete” uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.