Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9509
Karar No: 2017/1199
Karar Tarihi: 20.02.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9509 Esas 2017/1199 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, komşuluk hukukuna dayanarak davalıdan bahçesindeki ağaçların kökünden kesilmesini veya dallarının budanmasını talep etmiştir. Mahkeme davayı kabul etmiştir, ancak davalının temyizi sonucu Yargıtay bozma kararı vermiştir. Bozma sonrası yapılan yargılamada, davacının tapu maliki olan eşi olduğu ve dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu belirlenmiştir. Ancak davacının vekil ehliyeti yoktur ve dava hakkı sadece mülkiyet hakkı sahibine aittir. Bu nedenle, mahkeme taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davayı reddetmelidir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri Türk Medeni Kanunu'nun 992. ve 683. maddeleridir.
14. Hukuk Dairesi         2016/9509 E.  ,  2017/1199 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.09.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; Dairemizin 29.06.2015 tarihli ve 2015/7522 E.-7225 K.sayılı bozma ilamı sonrası davanın kabulüne dair verilen 08.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalının bahçesindeki davacıya zarar veren ağaçların kökünden kesilmesine, mümkün olmaz ise taşkın kullanımının engellenmesi için ağaç dallarının budanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 29.06.2015 tarihli 2015/7522-7225 sayılı ilamı ile; Lehine elatmanın önlenmesi istenilen 8 parselin tapu kaydında malik olarak İdris Malkan görükmektedir. Davacı ile tapu maliki arasındaki bağ veya hukuki ilişkiye dair, dosya içerisinde herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Mahkemece, bu husus değerlendirilmeksizin hüküm kurulması hatalıdır. Aleyhine dava açılan 7 sayılı parselde paydaş olarak bulunan ... davaya dahil edilmemiştir. Mahkemece, davada taraf olmayan paydaş ..."ya dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, davada yer almalarının sağlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada davacı vekili; davacının tapu maliki ..."ın eşi olduğunu davaya dayanak taşınmazın da aile konutları olduğunu bildirmiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Dava hakkı o hakkın sahibi olan kişiye aittir. HUMK.nun 59. maddesinde dava açmaya ehil olan kişinin davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır. Anılan hüküm uyarınca hak sahibi davayı bizzat açabileceği gibi vekil aracılığıyla da açabilir.
    Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def"i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
    Bunun yanında, “Taşınmazlarda hak karinesi” başlığını taşıyan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)"nun 992.maddesi aynen; “Tapuya kayıtlı taşınmazlarda, hak karinesinden ve zilyetlikten doğan dava açma hakkından yalnız adına tescil bulunan kimse yararlanır.” hükmünü içermektedir.
    Mülkiyet hakkı, TMK’nun 683 ila 778.maddeleri arasında düzenlenmiş olup; anılan Kanun’un 683.maddesinde aynen:
    “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
    Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”hükmü yer almaktadır.
    Bu madde hükmü dikkate alındığında, mülkiyetin sağladığı aktif yetkiler (mülkiyetin müspet unsurları); “o şeyde hukuk düzeninin sınırları içinde dilediği gibi tasarruf etme hakkı”dır. Bu tasarruf, malın fiilen kullanılması, semerelerin toplanması, malda değişiklik yapılması, malın tahrip ve tağyir edilmesi gibi fiili tasarrufları içine aldığı kadar, malı başkasına devretme,
    üzerinde hak tesis etme gibi hukuki tasarrufları da içine alır. Mülkiyeti koruyucu yetkiler (mülkiyetin menfi unsurları ) ise; malikin, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabilmesi ya da her türlü haksız el atmanın önlenmesini dava edebilmesidir. Maddede belirtilen iki dava doğrudan doğruya mülkiyet hakkına ait yetkilerdir. Bu talepler mülkiyet hakkından kaynaklanır ve varlıklarını mülkiyet hakkından ayrılmaz bir biçimde, ona bağlı olarak sürdürürler (Hukuk Genel Kurulu"nun 03.02.2010 gün ve E:2010/4-4 , K:2010/56 sayılı ilamı).
    Yukarıdaki ilkeler ışığında: somut olaya gelince; davayı açan ... davaya vekâlet ehliyeti olmayan bir kişidir. Bu nedenle eşi adına dava açma ve yürütme yetkisi bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle, doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki el atmanın önlenmesi ve yıkıma yönelik dava hakkı, mutlak biçimde mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, mülkiyet hakkı sahibi olmayan ve avukat olmadığı belirgin olan davacı ..."ın gerek kendi adına, gerekse de yukarıda açıklanan ilkeler karşısında gerçek hak sahibinin vekili olarak taraf sıfatı (aktif husumet ehliyeti) bulunmadığının kabülü gerekir. Mahkemece taraf sıfatı yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 11.03.2017





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi