18. Ceza Dairesi 2017/4931 E. , 2018/3292 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Hakaret ve kasten yaralama suçlarından katılan sanık ..."nın, 5237 Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 29/1, 125/1, 125/4, 62/1 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri gereğince 1.740,00 ve 1.860,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5-6-a-b-c madde ve bentleri uyarınca ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 74. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/02/2017 tarihli ve 2014/1916 esas, 2017/69 sayılı kararına karşı sanık müdafii tarafından yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/02/2017 tarihli ve 2017/175 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/06/2017 gün ve 39566 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, merciince her ne kadar sanığın bizzat kendisine hak ve sorumlulukları anlatılarak 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanmasına muvafakat edip etmediği sorulmadan, sanık müdafiinin 16/01/2017 tarihli dilekçesine atıfla 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesinin uygulanmasının usul ve yasaya uygun olmadığından bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, sanık müdafisi olarak duruşmalarda hazır bulunan Avukat ..."in 02/02/2017 tarihli duruşmada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği gibi, bir diğer sanık müdafii Avukat ..."ın da 16/12/2015 ve 16/01/2017 tarihli dilekçeleriyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması taleplerinde bulunduğu, sanığın ise bu beyan ve taleplere açıkça karşı çıkmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/6-c maddesinde “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklinde düzenleme yer aldığı, somut olayda ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir irade beyanı olmadığı gibi, sanık müdafiinin itiraz dilekçesinde açıkça hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına bir itirazları olmadığı, yalnızca sanığın beraat etmesini talep ederek itiraz ettiklerini beyan ettiği cihetle, sanık müdafiinin beraat talebi ile ilgili değerlendirme yapılarak itiraz hakkında bir karar verilmesi yerine, itirazın dosya kapsamına aykırı olan yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b)Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
d) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında yaralama ve hakaret suçlarından adlî para cezası verildiği, sanık müdafii yargılama aşamasında sunduğu 16/12/2015 ve 16/01/2017 tarihli dilekçelerle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiği, sanığın da bu talebe açıkca karşı çıkmadığı görülmektedir. Sanık ... müdafii hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, beraat etmesi gerektiği gerekçesiyle itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince, sanığın hakkında CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına muvafakat edip etmediği sorulmadan anılan Kanun maddesinin uygulanmasına karar verildiği gerekçesiyle, itiraz yerinde görülerek itirazın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere, sanığın, müdafiisinin dilekçelerinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yönündeki talebine bir itirazı olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yukarıda belirtilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında belitildiği üzere itiraz merciince, itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi yerine dosya içeriğiyle uyuşmayan gerekçeyle itirazın kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/02/2017 tarihli ve 2017/175 değişik iş sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 09/03/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.