11. Hukuk Dairesi 2017/4633 E. , 2018/3502 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25/05/2017 tarih ve 2014/141-2017/498 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 23.279,00 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirketlerin yurt dışında yaşayan yurttaşların milli ve dini duygularına hitap ederek yetkili makamlardan alınmış izin olmaksızın, hukuka aykırı biçimde para topladıklarını, para toplama işlemleri sırasında yurttaşlara kâr ve zarara ortak olacaklarının ve istedikleri takdirde paralarını geri alabileceklerinin söylendiğini, bu kapsamda müvekkilinden de para alındığını, müvekkilinden ...ye ortak edilmek üzere para alındığı halde kendisine diğer davalı şirket adına düzenlenmiş hisse senedi ve kâr payı kuponlarının verildiğini, müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını ve bilgisi dışında .... İnş. Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş"ye ortak edildiğini ileri sürerek, ortaklık sözleşmesinin feshine, 17.500,00 TL"nin faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; davacı ile müvekkili .... İnş. Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş. arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, TTK"nın 329. ve 405. maddeleri uyarınca hisse bedellerinin iade edilmesinin mümkün olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davalıların istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahhüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, ancak taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, davalılar tarafından zamanaşımı def"inin ileri sürülmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, SPK tarafından gönderilen yazı ve CD"lerde yer alan kayıtlarda davalı şirketin ortaklık yapısı ve davalı şirketin ortaklarından yaptıkları tahsilatları gösterdiği, buna göre SPK kayıtlarına göre davacıdan toplam 8.474,00 EURO tahsil edildiği, bu miktarın dava tarihindeki TL karşılığının 16.772,82 TL olduğu,
ayrıca davacının davadan önce davalıyı temerrüde düşürmediğinden faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ...nin ortağı olmadığının tespitine, 16.772,82 TL’nin temerrüt tarihi olarak kabul edilen 29/11/2010 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirketler vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Davalı şirket vekili, davacının hisselerinin bir kısmını belge karşılığında dava dışı ... Inc.’ye devrettiğini ve bedelini aldığını, belgede devir eden ve devralanın imzasının bulunduğunu, davacının devreden olarak belgeyi imzaladığını savunmuş, davacı vekili ise anılan belgeye ilişkin müvekkiline ödeme yapılmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece, davalının söz konusu savunması; .... Grubu şirketleri ile ... Inc. arasında kredi sözleşmesi imzalandığı, ancak bu yabancı şirketten temin edilen kredilerin kredi niteliği taşımadığı, .... Grubu şirketlere sermaye olarak konulması planlanan tutarlar olduğu şüphesini uyandırdığı, bu nedenle davalının anılan belgeye dayalı olarak ödemede bulunulduğu savunmasının nazara alınamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Oysa, davacının yargılama sırasında zaman içerisinde bir kısım parasını geri aldığını, karşılığında belgeler verildiğini belirttiği ve bu durumun davacı tarafından sunulan “ortaklık durum belgesi” isimli belgeden de anlaşıldığı, davacının, bir kısım hisselerinin .... Inc’ye devredildiğini gösteren belgedeki imzaya açıkça itiraz etmediği, sadece davalı tarafından bu belgeye istinaden ödeme yapılmadığını belirttiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davalı tarafından sunulan “... Inc.” başlıklı belgeyi, davacının, 3.130,00 DM’yi teslim aldığını belirterek imzaladığı yönündeki savunması ve davacının bu imzaya açıkça itirazının bulunmadığı, borcu sona erdiren ödeme vakıasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ödeme vakıası ile ilgili olmayan yazılı gerekçeyle davalının anılan savunmasına itibar edilmemesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.