23. Hukuk Dairesi 2016/2917 E. , 2016/3110 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
-KARAR-
Dairemizin, 07.09.2015 tarihli geri çevirme kararı ile, gerekçeli kararın ve davacı veklinin temyiz dilekçesinin davalı vekili adına tebliğe çıkartıldığı, tebligatta muhatap avukatın tevziat saatinde işyerlerinde bulunup bulunmadığı ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, tebligatın yapıldığı şahsın Tebligat Kanunu"nun 17 ve Yönetmeliğin 26. maddesindeki şahıslardan biri olup olmadığı hususlarında bir açıklamaya da yer verilmediği, Tebligat Kanunu"nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklamanın da tebliğ belgesinde bulunmadığı, bu tebligatların, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmadığı belirtilerek, gerekçeli kararın ve davacı veklinin temyiz dilekçesinin davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, yasal temyiz ve temyize cevap sürelerinin beklenmesi ile kararın temyiz edilmesi halinde dilekçenin davacı vekiline tebliği ile yasal temyize cevap süresinin beklenmesi, temyize cevap verilmesi halinde ise bu dilekçe eklenerek gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş ise de, bu karar üzerine yeniden yapılan tebliğ işleminde de anılan hususlara dikkat edilmediği ve dosyanın bu haliyle iade edildiği anlaşılmıştır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi, “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmünü; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesi, "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiç birinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerden birine yapılır." hükmünü içermektedir. Bu madde hükümlerinde muhatabın bulunmama nedeninin araştırılması ve tebliğ belgesinde gösterilmesi gerektiğine yönelik bir düzenleme getirilmemiş ise de, önce muhatabın aranması, muhatabın tevziat saatinde o yerde bulunmadığının ancak aynı gün tevziat saatinden sonra döneceğinin tespiti halinde daimi memur veya müstahdemlerden birine, işyeri ev ise memur ya da müstahdemlerden birine, bunlar da yok ise aynı konutta oturan kişilere ya da hizmetçilerden birine tebligatın yapılması gerekmektedir. Tebligat Kanunu"nun 20. maddesinde ise, tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için "13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21. maddeye göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13,14,16,17 ve 18. maddelerinde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılırsa bu tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sayılır. "hükmüne; Yönetmeliğin 29. maddesinde, "21, 22, 23, 25, 26 ve 27. maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliğ evrakını kabul etmemeleri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır." hükmüne yer verilmiştir.
Gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı vekili adına tebliğe çıkartıldığı, tebligatta muhatap avukatın tevziat saatinde işyerlerinde bulunup bulunmadığı ve aynı gün döneceğine ilişkin bir tespite yer verilmediği gibi, tebligatın yapıldığı şahsın Tebligat Kanunu"nun 17 ve Yönetmeliğin 26. maddesindeki şahıslardan biri olup olmadığı hususlarında bir açıklamaya da yer verilmediği görülmüştür. Tebligat Kanunu"nun tevziat saatinde o yerde bulunmayıp, aynı gün tevziat saatinden sonra dönmeyeceği belirlenen muhataplar için düzenleme içeren 20. ve Yönetmeliğin 29. maddesinde aranan, anılan belirlemeye ilişkin bir açıklama da tebliğ belgesinde bulunmamaktadır. Bu tebligatlar, Tebligat Kanunu"nun 17 ve 20; tebliğ tarihinde yürürlükte olan Yönetmeliğin 26 ve 29. madde hükümlerine uygun yapılmış değildir.
Gerekçeli kararın ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilip, yasal temyiz ve temyize cevap sürelerinin beklenmesi ile kararın temyiz edilmesi halinde dilekçenin davacı vekiline tebliği ile yasal temyize cevap süresinin beklenmesi, temyize cevap verilmesi halinde ise bu dilekçe eklenerek gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine ikinci kez geri çevrilmesi gerekmiştir.
Bilindiği üzere, sağlıklı bir temyiz incelemesi yapılabilmesi için hükme esas alınan deliller ile dava evrakının eksiksiz olması, işlem sırasına göre belli bir düzen içinde bulunması gerekmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma hakkı”na ilişkin 6. maddesinde öngörülen “davanın makul süre içinde görülmesi” kavramının zorunlu içeriğinden birisi de dosyaların temyiz incelemesi için süresinde ve eksiksiz biçimde Yargıtay’a gönderilmesidir. Bu nedenle hem iç hukuk açısından hem de Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmeler bakımından uyuşmazlığın kesin hükümle sonuçlanmasına kadar geçen tüm süreçlerin titizlikle ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi bu işle görevli olanların sorumluluğu altındadır.
Geri çevirme kararının gereklerinin yerine getirilmemesi dosyanın sürüncemede kalmasına ve adaletin gecikmesine neden olduğundan bu kez geri çevirme gereklerinin yerine getirilmesi hususunda daha dikkatli ve itinalı davranılması, aksi halin sorumluluk doğuracağının bilinmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine İKİNCİ KEZ GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.