21. Hukuk Dairesi 2015/21607 E. , 2016/1211 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 15.927,08 TL maddi tazminatın 14/02/2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının öncesinde aynı olay nedeniyle, aynı maluliyet derecesine göre aynı davalı aleyhine 1,00-TL miktarlı kısmi maddi tazminat ile manevi tazminat istemli dava açtığı, Z . sayılı dosyasında görülen bu davada davacının maddi zararının hesaplanması akabinde 27/12/2011 tarihli karar oturumunda davacı vekilinin "maddi tazminat yönünden miktarla sınırlı kalmak kaydıyla feragat ettiği", Mahkemece bu feragat beyanı dikkate alarak "maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, 4.200,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline" karar verildiği, bu kararın gerekçe kısmında "Davacının malüliyeti nedeniyle uğradığı kazanç kaybına dair hesap raporuda aldırılmış, uzman hesap bilirkişisi Yusuf Kuyulu tarafından düzenlenen raporda ; SGK" ca ödenen geçici iş göremezlik parasıyla karşılanmış olduğundan davacının davalıdan talep edebileceği başkaca maddi kazanç kaybının bulunmadığı bildirilmiştir." açıklamasının bulunduğu, bu kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede Dairemizin 20/12/2012 tarih 2012/6131 Esas - 2012/24154 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere hüküm son oturumda açıklanan kısa karar ve gerekçe ile bir bütündür.
Bunun yanında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 294/1 maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir. Nihai kararlar, usule ilişkin nihai kararlar veya esasa ilişkin nihai kararlar (hükümler) olmak üzere ikiye ayrılır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, başka bir ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil de usul hukuku bakımından verdiği kararlardır Muhammet: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s.540). Bu nedenle, mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu nedeni ile verilen, usulden ret kararları (HMK m.115/2) da, usule ilişkin nihai kararlardır. Esasa ilişkin kararlar ise, hakimin uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır(HMK m. 294/1). Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır s.540). Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303)(Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Somut olaya geldiğimizde yukarıda da değinildiği üzere davacı kazalı aynı olay nedeni ile aynı davalı aleyhine öncesinde kısmi maddi tazminat davası açmış, bu kısmi davada alınan hesap raporu ve bu rapora göre Mahkemenin gerekçesinde açıkladığı davacının maddi zararının bulunmadığı kabulü Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Hüküm; son oturumda açıklanan kısa karar ile bu kararın gerekçesinden oluşan bir bütün olduğuna göre davacının öncesinde açtığı kısmi davanın gerekçe kısmında açıklanan kabulü de Dairemizin onanma kararı ile kesinleşmiştir. Hal böyle olunca davacının 14/02/2008 tarihli iş kazası nedeniyle oluşan maddi zararları kapsamındaki talebinin öncesinde açılan Zonguldak 2. İş Mahkemesinin 2008/450 E.- 2011/880 K. sayılı tazminat davasındaki hüküm ile kesinleştiği gözetildiğinde eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
04/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.