1. Hukuk Dairesi 2019/4030 E. , 2021/2599 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan babası ...’ın maliki olduğu 5461 ada 25 parsel sayılı taşınmazını 07.03.1997 tarihinde satış göstermek suretiyle davalı ...’e, ...’in de 29.12.2007 tarihinde satış suretiyle davalı ...’ye temlik ettiğini, davalı ...’in, mirasbırakanın kardeşinin damadı, davalı ...’nin de mirasbırakanın kızı olup temliklerin muvazaalı ve mirastan mal kaçırma amaçlı yapıldığını ileri sürerek davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., husumet itirazında bulunarak davanın son kayıt malikine karşı açılması gerektiğini; davalı ... ise murisin ölümüne kadar birlikte yaşadıklarını, murisin prostat kanseri iken sürekli yanında olduğunu ve tedavi giderlerini karşıladığını, tedavi giderlerinin artması sonucu çekişme konusu taşınmazın davalı ...’e satıldığını, davalı ...’in yıl başına kadar bu taşınmazda oturmasına izin verdiğini, taşınmazın manevi değerinin bulunması ve 3. kişiler eline geçmesini istemediğinden çocuklarının ve eşinin birikimleriyle ve bir kısım da borçlanarak davalı ...’ten satın aldığını, yapılan satış işlemlerinin gerçek olup muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişme konusu taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile ½ miras payı oranında davacı adına tesciline ilişkin verilen karar, Dairece “...Somut olay, yukarıda değinilen olgular ve açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, dinlenilen davacı tanıkları, satışın muvazaalı olduğuna dair beyanda bulunmamışlar aksine davalı tanıkları temlikin gerçek bir satış olduğunu ifade etmişlerdir. Diğer yandan, akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek bedel arasında aşırı oransızlık bulunması tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Hâl böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat Ayşenur Ödeşen geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 1.819.23. TL fazla yatırılan harcın temyiz eden davacıya iadesine, 27/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.