
Esas No: 2011/4-544
Karar No: 2011/669
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/4-544 Esas 2011/669 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2010
NUMARASI : 2009/474-2010/106
Taraflar arasındaki “Manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 13. Hukuk Mahkemesince “davanın T. C.. yönünden husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne” dair verilen 27.02.2008 gün ve 2007/232 E.,-2008/63 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili ile davalı Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 09.07.2009 gün ve 2009/5853-9164 sayılı ilamı ile;
(...Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılardan .... Gazete Dergi Basım Yayın AŞ ile davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, dava dışı bir doktor ile bir hemşire arasında geçen ve özel hayatı ilgilendiren bir olayın haberinde fotoğraflarının yayımlanmasının, dava dışı kişiler arasında geçen bir olayın, o kişinin sadece davacı üniversitede çalışıyor olması nedeniyle üniversite ve davacı gerçek kişi ile ilişkilendirilmesinin; ayrıca, bir rektörün “patron” olarak nitelendirilmesinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar ise, haberin tamamen gerçek olduğunu, saldırı oluşturacak sözlere yer verilmediğini belirterek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, yayımlanan haberin hastaneyi kamuoyu önünde yanlış tanıtacak biçimde yazıldığı, olayda basın özgürlüğünden söz edilemeyeceği benimsenerek istemin bir bölümü kabul edilmiştir.
Dava konusu “Başkentte Dallas” ve “Doktor Nöbete Gelmedi, Hemşire İstifasını istedi” başlıklı haberlerde, Başkent Hastanesinde bir doktor ile hemşire arasında yaşanan ilişkinin görüntülenip internete sızdığı, hemşirenin doktoru etkili eylem ve tehdit iddiasıyla şikayet ettiği yayımlanmış, davacıların fotoğrafları kullanılarak Başkent Üniversitesinin patronu M.. H...’ın bu skandal için ne yapacağının merak konusu olduğu belirtilmiştir..
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; haberde anlatılan olayın davacının rektörü olduğu üniversitenin hastanesinde gerçekleştiği ve haberin doğru olduğunda duraksama bulunmamaktadır. Haberin konusu, olayın nedeniyle yönetimin ne gibi bir tavır sergileyeceğinin sorgulanması da kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla gereklidir. Bu nedenle olayın gerçekleştiği yeri belirtmek amacıyla hastane isminin verilmesi, kişilik haklarına saldırı oluşturmaz. Dikkat çekmek amacıyla kullanılan diğer açıklamaların kullanılması, yayıncılık işinin gereği olarak kabul edilecek olgulardır. Bu durumda, hukuka uygunluk sınırları içinde kalan haberin davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturduğundan söz edilemez. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, davalıların sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı ..... Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili; .... Gazetesi’nin 27.11.2006 ve 28.11.2006 tarihli nüshalarında yayımlanan haber konusu olaylarla müvekkillerinin hiçbir şekilde bağlantılarının bulunmamasına rağmen, söz konusu haberlerde resim ve isimlerine yer verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davacı Üniversitesi Hastanesinde çalışan iki doktor ve bir bayan hemşire arasında yaşanan özel hayatları ile ilgili olayların yer aldığı dava konusu haberlerde, müvekkillerinin resmi basılmak suretiyle bağlantı kurularak kamuoyuna duyurulmuş olmasının, olayın davacı Hastanede yaşandığı iddialarının ortaya konulmasının ve bir Üniversite Rektörünün “patron” olarak nitelendirilmesinin, kişilik haklarının açıkça ihlali sonucunu doğurduğunu ileri sürerek, gerçek dışı ve hukuka aykırı haberler nedeniyle toplam 20.000,00 YTL (TL) manevi tazminatın, zarar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili haberin gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemiş; davalı T. C.. vekili davanın husumet ve esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verilmesini talep etmiş; davalı S. H.. ise cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Mahkemenin, “27.11.2006 günlü .. Gazetesinde ‘Başkentte Dallas’ manşetinde verilen haberde ‘Başkent Üniversitesinde bir doktor hemşireyle yattı, görüntüleri kaydetti…’ şeklinde ifadelerine yer verilerek, kamuoyunda yanlış intiba uyandıracak şekilde, tek yanlı olarak yayımlanan yazının eleştiri sınırlarının dışında olup, davacıyı ve Üniversiteyi karalamak, küçük düşürmek, kötülemek maksadı ile kaleme alındığının anlaşıldığı” gerekçesiyle, “davalı T. C.. aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 27.11.2006 tarihli gazetede yayımlanan haberden dolayı 4.000,00 YTL (TL) manevi tazminatın T. C.. dışındaki davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, fazla istemin ve 28.11.2006 tarihli gazetede yayınlanan haberden dolayı istenilen manevi tazminat talebinin reddine” dair verilen karar, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; .... Gazetesi’nin 27.11.2006 tarihli nüshasında “Başkent’te Dallas” başlığı altında yayımlanan dava konusu haberin hukuka uygunluk sınırları içinde kalıp kalmadığı; bu bağlamda, davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasındadır.
Hemen belirtilmelidir ki; demokrasinin gelişmesinde ve kökleşmesinde, kamuoyunun oluş ve belirişinde, sosyal ve siyasal ilerleme ve kamuoyunun bilinçlenmesinde basına düşen görev, önemli olduğu kadar kapsamlıdır.
Bu cümleden olarak basının görevi; geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde halkı aydınlatmak, çeşitli konularda kamuoyunu düşünceye sevk etmek için tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek ve uyarmak, bireyleri içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları yönünden bilinçlendirmektir.
Kapsamlı bir görevi haiz bulunan basının, özgürlük ve bu özgürlüğün sınırları ise, Anayasa’nın 28. ve 5680 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir.
5187 sayılı Basın Kanununun 3. maddesinde;
“Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.’’
Hükmüne yer verilmiştir.
Bu açık hükümden de anlaşılacağı üzere; basın özgürlüğü, kişinin dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren olay ve olgular hakkında bilgi sahibi olmasını sağlamayı amaçlar.
Sözü edilen amacın gereği olarak da basın; haber toplamak, fikir ve kanaatleri izleyerek bunları çözümlemek, yorumlamak, eleştirmek ve sonuçta kamuoyunu ilgilendiren konularda doğru ve gerçeğe uygun haber vermek hakkına sahip ve bununla görevlidir. Diğer bir anlatımla denetim, uyarma, eleştiri ve gerçekleri açıklama, basının doğal ödevleridir.
Doğaldır ki, basının bu ayrıcalıklı konumu ve hukuk düzeninin kendisine tanıdığı özgürlük, tüm özgürlükler gibi, yine hukuk düzenince çizilen sınırlara tabidir. Basın, yaptığı yayımlarda gerek Anayasa’nın temel hak ve özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. maddelerinde ve ayrıca özel yasalarda güvence altına alınmış olan, kişilik haklarına saygı göstermek, bunlara saldırı niteliği taşıyabilecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır.
İşte bu nedenledir ki, bazı durumlarda basın özgürlüğü ile kişilik hakları çatışabilir. Böyle bir çatışmanın varlığı halinde, haberin verilmesinde hukuka uygunluk sınırı içinde kalındığı takdirde, basının sorumluluğundan söz edilemeyeceği mutlaktır.
Daha açık bir anlatımla; kamu görevi yaparken göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık mevcutsa, objektiflikten ayrılıp haber sınırı aşılarak genişletici ve yanlış yorumlarda bulunularak gerçek dışı haber verilir, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanılır, dürüstlük kuralına aykırı davranılır ve kişisel nedenlerle salt sansasyon yaratmak için yayın yapılırsa; o yayımın hukuka uygunluk sınırları içinde bulunduğundan söz edilemeyecektir.
Bir başka yönüyle, yayımladığı olayın doğruluğunu ve gerçekliğini araştırmak gazetecinin görevidir. Bunun yanında, gazetecinin bir olayı doğru kabul edebilmesi için arayacağı desteklerin, objektif yönden güven verici ve inandırıcı olmasının ölçütü belirlenirken, yayıncılığın özel durumu gözetilmelidir. Tüm bunlarla birlikte, yayımlanacak haber üçüncü kişilere ağır bir zarar verebilecekse, doğruluğun denetlenmesi görevi, daha katı ölçütlere bağlanmalıdır.
Şu açıklamalardan sonra denilebilir ki; basın özgürlüğünün kişilik haklarına üstün tutulabilmesi için, haberin gerçeğe uygun olması, gerçeğe uygun yayımın haber niteliği taşıması, gerçeğe uygun haberlerin verilmesinde nesnel (objektif) ölçütlere uyulması, haberin veriliş biçimi yönünden, özle biçim arasında ölçülülük bulunması gereği, kuşkusuzdur.
Bir yayımın hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi, ancak açıklanan tüm bu unsurların birlikte varlığı halinde olanaklıdır. Öyle ise bir yayım, sıralanan bu temel ilkelerden herhangi birine ters düştüğü vakit, hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olacaktır.
Davaya konu ... Gazetesi’nin 27.11.2006 tarihli nüshasının birinci sayfasında “Başkent’te Dallas” başlıklı habere, “Başkent Hastanesi’nde bir doktor, hemşireyle yattı, görüntüleri kaydetti. Cep kaydı internete sızdı… Hemşire, doktoru dayak ve tehdit iddiasıyla dava etti.” Alt başlığından sonra, “Kamuoyunun 2002’de Başbakan Bülent Ecevit’in tedavisi sırasında yakından tanıdığı Başkent Hastanesi, internette dolaşan seks skandalı ile sarsıldı…” ifadeleriyle devam edilmiş; davacı Hastanede bir doktor ve bir hemşire arasında yaşanan özel ilişkilerin cep telefonuyla görüntülenip, doktor tarafından aynı hastanede çalışan meslektaşı sevgilisine izlettirilmesinin ardından skandallar zincirinin başladığı, görüntüleri izleyen doktorun aynı hastane personelinin cep telefonlarına göndermesinin yanı sıra görüntülerin internette de yayımlandığı, hemşirenin doktorun kendisini dövdüğü ve tehdit ettiği iddiasıyla şikayette bulunduğu haber konusu yapılmıştır.
Dava konusu olan bu haber, davacı Üniversite ile Üniversitenin Rektörü olan diğer davacının fotoğrafları ve ayrıca olaya karıştığı ileri sürülen hemşirenin fotoğrafı aynı sayfada kullanılarak verilmiş; davacılar Üniversite ile Rektör’ün fotoğraflarının altına “Başkent Üniversitesi’nin patronu M.H..’ın bu skandal için ne yapacağı merak konusu” ifadeleri yazılmıştır.
Yine, davaya konu olan ve 27.11.2006 tarihli haberin devamı niteliğinde kabul edilen, aynı Gazetenin 28.11.2006 tarihli nüshasının 13. sayfasında “Doktor nöbete gelmedi hemşire istifasını istedi” başlığı altında, “Ankara’da bir Üniversite Hastanesinde yaşanan seks skandalının yankıları sürüyor…” ifadelerine yer verilerek, haberin yanında davacı Hastanenin fotoğrafı kullanılmıştır.
Dava edilen haberde anlatılan olayın gerçek olduğu konusunda uyuşmazlık mevcut değildir. Ne var ki olayın, direnme kararında da işaret edildiği gibi davacı Üniversitenin Hastanesinde gerçekleşmediği, olayda yer alan hemşirenin beyanlarından anlaşılmaktadır. Buna karşın, olayın Üniversite Hastanesinde yaşandığı intibaı ve izlenimi uyandırılarak, haberin verilişinde gerçeğe aykırı aktarımda bulunulmuştur. Esasen, Üniversitenin konuyla ilgisi bulunmadığı yönündeki açıklamaya ulaşılarak 28.11.2006 tarihli nüshada yayımlanabildiğine göre, olay yeri konusunda da gerçek bilgilere ulaşılması ve yayımda yanlış intiba bırakan ifadelerin kullanılmaması pek tabi olanaklıdır.
Bundan da ileri, davacı Üniversite Hastanesinin personeli olmaları dışında davacılarla hiçbir bağlantısı bulunmayan şahıslarca Hastane dışında gerçekleştirilen olayın anlatımında, davacı Üniversite ve Rektör’ün fotoğrafları neşredilerek objektiflikten ayrılınmış ve haber sınırları aşılarak olayla bağlantıları var imişcesine gerçek dışı haber verilmiştir.
Şu açıklamaların sonucu olarak, dava konusu yayımın gerçeklik doğruluk ilkesine aykırı olduğu, verilen haberde özle biçim arasındaki denge bozulduğu ve bu suretle hukuka aykırı bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu itibarla; Yerel Mahkemece, davacılar yararına manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğine dair verilen direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece tazminat miktarı yönünden inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda yazılı gerekçelerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde bulunduğundan davalı .... Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş vekilinin tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.11.2011 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.