Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12799
Karar No: 2018/11037
Karar Tarihi: 05.06.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/12799 Esas 2018/11037 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/12799 E.  ,  2018/11037 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat temyiz edilen davalı ... (...) gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...’nın yaşlı ve akli dengesinin yerinde olmadığını, ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakandan alınan vekaletname ile 24.09.2007 tarihinde dava dışı torunu vekil ... tarafından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı şekilde davalı annesi ...’ya, ondan da 30.11.2007 tarihinde diğer davalı ...’e satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde miras payı karşılığının ödenmesini istemiş, yine mirasbırakana ait 6 dönümlük bir arsanın 2003 yılında satılarak satış bedelinin davalı ...’nın borçlarının ödenmesinde kullanıldığını ileri sürerek miras payı karşılığının davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı, ... davaya cevap vermemiş, diğer davalı ... taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, ... parsel sayılı taşınmaz bakımından davalı ...’in iyi niyetli 3. kişi olduğu gerekçesiyle anılan davalı bakımından davanın reddine, diğer davalı bakımından tenkis isteğinin kabulüne, 6 dönümlük taşınmaz bakımından iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’nın dava dışı torunu (davalı ...’ın oğlu) ...’a verdiği vekaletname ile vekilin mirasbırakana ait çekişme konusu ... parsel sayılı taşınmazı 24.09.2007 tarihinde davalı ...’a, onunda 30.11.2007 tarihinde diğer davalı ...’e satış suretiyle devrettiği, 1927 doğumlu mirasbırakanın 07.03.2011 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı ... ile davalı ...’ın kaldıkları, başkaca mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK’nın 33. (1086 sayılı HUMK 76.) maddesi hükmü uyarınca olayları bildirmek taraflara hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
    Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.4.1990 gün ve 1990/1–152, 1990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabilir.
    Ne var ki; dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlanmış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olayda; ehliyetsizlik iddiası yönünden yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler kapsamında bir araştırma yapılmamış ve Adli Tıp Kurumu 4. ihtisas Kurulundan rapor alınmamıştır.
    Hal böyle olunca, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, varsa mirasbırakana ait doktor raporları, reçeteler, hasta müşahade kağıtları vs. temin edilerek vekaletname ve temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16.maddeleri gereğince Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, tarafların tüm delilleri toplanarak soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve ondan sonra hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve noksan soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi