Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/12470
Karar No: 2018/11034
Karar Tarihi: 05.06.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/12470 Esas 2018/11034 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/12470 E.  ,  2018/11034 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...’nın, ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümünün satışından elde ettiği parayla dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün satın alarak 3/8 payı adına, 3/8 payı ise davalı oğlu adına tescil ettirdiğini, daha sonra 3/8 payını da davalıya satış suretiyle devrettiğini, kalan 2/8 payın alımına ilişkin bedelin de davalıya mirasbırakan tarafından ödendiğini, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücünün bulunmadığını, işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, 25.05.2004 ve 20.12.2010 tarihli işlemlerin iptali ile taşınmazın miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümün 2/8’er payla (toplamda 6/8) dava dışı ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken 3/8’er payla mirasbırakan ile davalı adına tescil edildiği, kalan 2/8 pay dava dışı ... adına kayıtlı iken 03.03.2006 tarihinde davalıya satış suretiyle devredildiği, mirasbırakanın taşınmazdaki 3/8 payını 20.12.2010 tarihinde davalıya satış suretiyle devrederek davalının taşınmazın tamamının maliki olduğu, 1930 doğumlu mirasbırakanın 04.02.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızı, davalı oğlu ve dava dışı eşi ...’ın kaldıkları başkaca mirasçının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK. 6 madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
    Somut olayda, çekişmeli taşınmazda mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilen 3/8 payın satış bedeli karşılığı 23.000-TL’nin mirasbırakanın banka hesabına gönderildiği, mirasbırakanın uzun yıllar şeker ve kalp hastası olmasının yanı sıra devir tarihinde omurga kırıklığı nedeniyle tekerlekli sandalye kullandığı, 13.12.2011 tarihli sağlık kurulu raporunda özür durumunun %92 olarak belirtildiği, temlik tarihlerinde davalının alım gücünün bulunduğu, davacı tanıklarının duyuma dayalı beyanlarına karşılık davalı tanıklarının davalının gerek mirasbırakandan gerekse üçüncü kişilerden bedelini ödeyerek taşınmaz satın aldığını beyan ettikleri, bu hali ile davalının çekişme konusu taşınmazda mirasbırakandan temlik aldığı 3/8 pay yönünden devrin muvazaalı olmayıp gerçek bir satış işlemi olduğu, öte yandan dava dışı üçüncü kişilerden satış suretiyle davalıya devredilen toplam 5/8 payın satış bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği iddiasının da mevcut deliller ile kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi