19. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/2903 Karar No: 2019/1560 Karar Tarihi: 12.03.2019
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/2903 Esas 2019/1560 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı şirket davacı aleyhine menfi tespit davası açmış ve bu dava sonucunda asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir. Davacı, şirketin kendisini kandırarak borçluymuş gibi gösterip çekte imzası bulunmayan kamyonu sattırarak 17.200.000.000 TL tahsil ettiğini iddia ederek, bu tutarın istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise iddiaların gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddedilmesini istemiştir. Mahkeme, çekteki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edilemediği gerekçesiyle davayı kabul etmemiştir. Ancak, Dairenin bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, eksik incelemeye dayalı yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Sonuç olarak, hüküm bozulmuştur. Kanun maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Madde 318; Borçlar Kanunu, Madde 36.
19. Hukuk Dairesi 2017/2903 E. , 2019/1560 K.
"İçtihat Metni"
19. HUKUK DAİRESİ MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı şirketin davacı aleyhine ... 2. İcra Müdürlüğünün 2003/3592 sayılı dosyadan takibe geçtiğini, ayrıca 2003/3860 ve 2003/3859 sayılı dosyalardan davacının kocası ... aleyhine takip yaptığını, davalının davacıyı kandırarak borçlu imiş gibi itirazı engelleyip ... plakalı kamyonu sattırarak 17.200.000.000 TL tahsil ettiğini, davacının çekte imzası bulunmadığını ileri sürerek 17.200.000.000 TL"nın istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bu dosya ile birleşen 2004/153 sayılı dosyada davacı vekili, davalı tarafından 2003/3860 sayılı dosyadan takibe konu edilen 5.200.000.000 TL bedelli bonodaki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürerek bu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının haksız ve kötüniyetli hareket ederek bu davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu 12.04.2003 vadeli bonodaki ve çekteki ciro imzasının davacıya ait olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.01.2007 tarih 2006/10037 E.-2007/319 K. sayılı ilamı ile ‘‘ Ceza mahkemesinde ciro işleminin sahte olması nedenine dayanarak açılan davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda farklı sonuçlara ulaşmamak için bu dava ile ilgili karar beklenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.’’ gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde,asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl ve birleşen davalar sahtecilik nedeniyle davacının çek ve bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda esas alınan mukayese belgeler çek ve bononun düzenlenme tarihinden önceki tarihler olmayıp yine bir kısım belgeler de fotokopi olup mukayese belge olarak kabul edilemez. Yine bilirkişi raporunun sonuç kısmında çek ve bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediği görüşü de belirtilmiş bu görüş de imzanın aidiyeti konusunda kesin bir sonucu içermemektedir. Mahkemece asıl ve birleşen davalara konu çek ve bononun tanzim tarihinden önceki ve sonraki yakın tarihleri içeren davacının samimi imzalarının resmi kurumlardan belge asılları getirtilerek yeniden grafoloji konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.