1. Hukuk Dairesi 2015/12177 E. , 2018/11032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, şartlı bağışa konu olan taşınmazlarda koşulun yerine getirilmemesi nedeni ile açılan tapu iptali ile tescil ve tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’ün verdiği vekaletname ile toplam 80/384 oranında paydaşı olduğu ..., ..., ..., ... ve ...parsel sayılı taşınmazları okul, cami, park ve çocuk bahçesi yapılmak üzere ... Köy tüzel kişiliğine bağışladığını, ancak davalının bağış koşulunu yerine getirmediği gibi imar düzenlemesi ile oluşan ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmaz dışındaki 4 adet imar parselini 3. kişilere satış suretiyle temlik ettiğini başka paydaşların davalı aleyhine açmış oldukları dava neticesinde şartın yerine getirilmediğini öğrendiklerini ileri sürerek davalı adına kayıtlı ... ada ... ve ... nolu imar parselinin miras payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline; üçüncü kişilere temlik edilen ... ada ..., ... ada ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise, toplam satış bedeli olan 5.088.000,00 TL den paylarına isabet eden 1.060.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğu gibi şuyulandırma işleminin ayakta olduğunu ve kamu yararı gözetilerek mevzuata uygun işlem tesis edildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikten bu yana geçen uzun zamana rağmen bağış koşulunun yerine getirilmediği, taşınmazların 3. kişilere satılması nedeniyle şartın yerine gelme imkanının da bulunmadığı gerekçesi ile satış bedelinden davacıların payına isabet eden miktar olan 1.060.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacıların ölen babaları ...’ün ..."e verdiği vekâletnameler ile 80/384 oranında paydaşı olduğu ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazları okul, cami, park ve çocuk bahçesi yapılmak üzere ... Köy tüzelkişiliğine 21.07.1988 tarihli ve 4846 yevmiye nolu akit ile bağışladığı, akte konu ..., ... ve ... sayılı kadastral parsellerin imar uygulamasına tâbi tutularak 14.08.1992 tarihinde ... ada
..., ... ada ..., ... ada ..., ... ve ... parsel olarak arsa vasfında ... Köy Tüzelkişiliği adına tescil edildikleri, ... ada ..., ... ve ... nolu imar parsellerinin ikinci kez imar uygulamasına tabi tutularak 12.05.1998 tarihinde ... ada ..., ... ve ... parsel olarak ... Köy Tüzelkişiliği adına tescil olundukları, ... ada ... nolu imar parselinin de ikinci kez imar uygulamasına tabi tutularak 11.08.2010 tarihinde ... ada ... parsel olarak davalı ... Belediyesi adına tescil edildiği, ... Köyünün önce ... Belediyesine, daha sonra davalı ... Belediyesine bağlandığı, ... Belediyesinin ... ada ... sayılı parseli 375.000,00 TL, ... sayılı parseli 600.000,00 TL ve ... sayılı parseli 650.000,00 TL bedelle 17.08.2007, davalı ... Belediyesinin ise ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 3.463.000,00 TL bedelle 3. kişilere satış suretiyle temlik ettikleri, boş arsa vasfında ... ada ... nolu imar parselinin ise davalı ... Belediyesi adına kayıtlı olduğu, davacıların mirasbırakanı ...’in 06.07.1993 tarihinde öldüğü ve davacılar dışında mirasçısının bulunmadığı, dava tarihine kadar edimlerin yerine getirilmediği ileri sürülerek eldeki davanın 29.04.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK. nin 246. TBK. nin 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.
Öte yandan BK"nin borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümleri; koşullu veya mükellefiyetli bağışlarda da gözden uzak tutulmamalı, BK. nin 107. (TBK. nin 124.) maddede sayılan özel haller dışında, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için mütemerrit duruma düşen bağışlanana işin özelliğine ve hayatın olağan akışına uygun bir süre tanınmalıdır.
Somut olayda, davacıların miras bırakanının ölüm tarihi ve bağışlama tarihi nazara alındığında uygulanacak hüküm Borçlar Kanunu"nun 246. maddesidir. Buna göre mirasbırakanın sağlığında kullanmadığı bağıştan rücu hakkının mirasçılarına geçmesi söz konusu değildir.
Hâl böyle olunca, davanın mirascıların dava açma haklarının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,05.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.