3. Hukuk Dairesi 2014/9974 E. , 2015/2845 K.- YEMİN TEKLİFİ
- BORCUN İKRARI
- TEKLİF EDİLEN YEMİNİN REDDİ VEYA EDA EDİLMEMESİ
- YEMİN DAVETİYESİNİN İÇERİĞİ
- SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME SEBEBİYLE YAPILAN TAKİBE İTİRAZIN İPTALİ
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 6
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 238
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 187
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 228
"İçtihat Metni"Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalı ile aralarında eskiye dayalı alım satım ilişkisi bulunduğunu, ancak bu durumun 10 ay kadar önce son bulduğunu, yapılan ticaret sırasında, davalının banka hesabına ödemeler yapıldığını, fakat aralarındaki ticari ilişkinin bitmesine rağmen, sehven davalının banka hesabına 3.349 TL gönderildiğini, davacının, davalıya borcu olmadığı için, gönderilen bu paranın karşılıksız kaldığını, 3.349 TL"nin tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında; davacı tarafından gönderilen havalenin davacının borcuna karşılık olarak gönderildiğini, davacının bu şekilde borcunu ödediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesine göre "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
İspat yükü ayrıca HUMK"da da (yeni HMK) düzenlenmiştir.
HMK"nun 187. (HUMK 238) maddesinde; "İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz" hükmü yer almıştır.
Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, ispat yükü davacı tarafa aittir.
Davacı taraf da iddiasını ispat cihetinde, davalı tarafa "yemin " teklifinde bulunmuş, davalıya gönderilen yemin davetiyesinin tebliğine rağmen davalı taraf yemin etmek üzere çağrıldığı oturuma gelmemiş, mahkemece de, davalının çağrıldığı oturuma gelmeyerek, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş kabul edilip, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 228 ve devamı maddelerinde "yemin" müessesesi düzenlenmiştir. Buna göre; yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılır. Yemin davetiyesine; yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği, yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılarak kendisine bildirilir. Bu davetiyenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen, taraf oturuma gelmez ise, yemin konusu vakıaları kabul etmiş sayılır.
Bu açıklamalar ışığında, dava konusu olaya bakacak olursak; dosyanın incelenmesinden, davalı adına çıkarılan yemin davetiyesinde, "zarfın içinde beyan dilekçesi vardır" şeklinde bir şerhin bulunduğu görülmüştür. Oysa ki, yemin davetiyesine, yukarıda da belirtildiği üzere, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile yukarıda belirtilen şerhlerin yazılması gerekmektedir.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, davalı adına usulüne uygun yemin davetiyesinin gönderilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.