Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/6635
Karar No: 2017/5334

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/6635 Esas 2017/5334 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı kooperatife ait 14.880 m² yüzölçümlü taşınmazın kadastro sırasında tespit harici bırakılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılan dava sonucunda yerel mahkemece kabul edilen tazminat talebi, yapılan temyiz sonucunda Yargıtayca bozulmuştur. Bozma kararına uyulduktan sonra, davacının zamanaşımı savunmasının geçerli olmadığı kararlaştırılmıştır. Ancak, davacının da bazı hataları sebebiyle kararın düzeltilerek onanması kararlaştırılmıştır. Kararda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uygunca taşınmazın mahkeme kararı ile tespit harici bırakılması nedeniyle verilen zararların tazmini mümkündür. Ayrıca, zamanaşımı savunmasının ilk itiraz olmadığı belirtilerek, genişletme veya değiştirme yapılmadıkça savunmanın geç ileri sürülmesinin sorun olmayacağı ifade edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanmasının gerektiği de vurgulanmıştır.
20. Hukuk Dairesi         2017/6635 E.  ,  2017/5334 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 13/06/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, davalı ... vekili Av. ... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, 27/05/2010 havale tarihli dava dilekçesinde, davacı kooperatife ait Aralık 1970 tarih 7 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon gördüğü ... köyü 392 parsel sayılı 14.880 m² yüzölçümlü taşınmazın kadastro mahkemesince tespit harici bırakılmasına karar verildiğini belirterek mülkiyet kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 25/09/2012 havale tarihli dilekçe ile maktu harç yatırılarak talep edilen tazminat miktarı 259.325,00.-TL olarak artırılmıştır.
    Davalı ... vekili, taşınmazın kadastro mahkemesi tarafından tespit harici bırakıldığını, iptal edilen tapu bulunmaması nedeniyle tazminat talep edilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın kamulaştırmasız elatma olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davacının davasının kabulü ile 259.325,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin Anayasanın 46. maddesi uyarınca faiz uygulanması talebinin davanın mahiyeti itibariyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/11/2015 gün ve 11405-11281 sayılı bozma kararı özetle; " Zamanaşımı (HUMK"nın 187. maddesi kapsamında bir ilk itiraz olmayıp) maddi hukuktan kaynaklanan bir def"i ve savunma aracı olup, davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesinde (veya sözlü yargılama usulünde ilk oturumda esasa girilmeden önce) ileri sürülmelidir. Zamanaşamı def"inin, belirtilen aşama geçildikten sonra ileri sürülmesi, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına gelir. Bu durum ise, karşı tarafın izni (açık veya zımni) olmaksızın ya da ıslah yoluna gidilmeksizin yapılırsa geçerli değildir. (HGK.un 06.04.2011 gün ve E: 2010/9-629, K: 2011/70 sayılı kararı).
    Özetle, savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşılmadığı sürece zamanaşımı savunmasının geç ileri sürülmesi, incelenmesine engel değildir. Zira, zamanaşımı savunması ilk itirazlardan değildir.
    Uygulamada kabul edilen görüşe göre, savunmanın genişletilmesine muvafakat açık (sarih) olabileceği gibi, zımni de olabilir. Davalının savunmayı genişletmesi üzerine, davacı hemen buna (yani savunmayı genişletmeye) itiraz etmezse ve özellikle de genişletilen savunmanın esasına cevap verir ve bu savunmanın belli nedenlerle varit olmadığını ve olayda zamanaşımının dolmadığını bildirirse bu takdirde savunmayı genişletmeye zımnen muvafakat etmiş sayılır. Bu takdirde ise, davalı tarafından dermeyan edilen zamanaşımı savunmasının incelenmesi zorunludur. Çünkü, incelenmesi mümkün bir zamanaşımı savunması mevcut iken işin esasına girilip, uyuşmazlığın çözümlenmesi mümkün değildir (Baki, Kuru: age., s.1722 vd. ve orada anılan kararlar; HGK"nın 29.2.1984 gün ve E:1981/4-1158, K:1984/168 sayılı kararı).
    Somut olayda davalı vekilinin, 29/06/2010 havale tarihli dilekçesiyle esasa cevap süresi geçtikten sonra zamanaşımı def"ini ileri sürdüğü, cevap dilekçesinin 27/07/2010 tarihli duruşmada davacı vekiline elden tebliğ olunduğu, ara karar ile davacı vekiline isteği üzerine cevaba karşı cevaplarını sunmak üzere 14/10/2010 gününe kadar süre verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde aynen; “Dava konusu olayda zamanaşımı, hak düşürücü süre söz konusu değildir, yoktur. ... bu konuya yönelik itiraz ve definin hukuki temeli ve yasal dayanağı yoktur.” şeklindeki sözlerle zamanaşımı savunmasının esasına ilişkin beyanda bulunmuştur.
    Yukarıda açıklandığı üzere, davalının savunmayı genişletmesi üzerine, davacı buna (yani savunmayı genişletmeye) karşı hemen itiraz etmez ve özellikle genişletilen savunmanın esasına ilişkin cevap verir ve bu savunmanın belli nedenlerle varit olmadığını ve olayda zamanaşımının dolmadığını bildirirse bu takdirde savunmayı genişletmeye zımnen muvafakat etmiş sayılır.
    Öte yandan, Yargıtay HGK.nun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383E.- 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. - 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Anılan Kanun maddesinde düzenlenen sorumluluk, objektif (kusursuz) sorumluluk olup, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre ... Kadastro Mahkemesinin 13/05/1982 tarih 1978/41 E. - 1982/89 K. sayılı kararının kesinleştiği tarih olan 17/08/1983 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Somut olayda dava, 27/05/2010 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmıştır.
    Hal böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda belirtilen maddi ve hukukî olguları gözeterek, davalının süresinden sonra ileri sürdüğü zamanaşımı def"ine davacı tarafın zımnen onay vermediği dikkate alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır." şeklindedir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro sırasında tapu kaydı uygulanmak suretiyle tespit edilen taşınmazın mahkeme kararı ile tespit harici bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, ıslah harcı maktuen yatırıldığı, nispi tarifeye göre tamamlanmadığı halde, ilk dava değeri üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, davacı taraf aleyhine, davalı ... lehine bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarının tamamı üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmiş olması doğru değil ise de; bu
    yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple hükmün 5. bendinin hükümden çıkarılarak, bunun yerine, “karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, ilk dava değeri üzerinden takdir edilen 2400 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı ... verilmesine " sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, duruşma tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T."ne göre 1480 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren ... verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 13/06/2017 günü oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi