17. Hukuk Dairesi 2015/4991 E. , 2018/380 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar ... ve ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 30.01.2018 Salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, 22/07/2010 tarihinde davalının sevk ve idaresindeki ...plakalı araç ile davacılardan Yılmaz"ın eşi ve Barış ve Seda"nın annelerine çarpması sonucu murisin hayatını kaybettiğini, kaza tespit raporuna göre müteveffanın 8/8 kusurlu olduğunun tespitini müteakiben itiraz üzerine Sulh Ceza Mahkemesince hazırlatılan raporda davalının 2/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, daha sonra Saruhanlı Savcılığı tarafından kusur durumlarının tespiti amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumuna tevdi edildiğini, ancak davalının alkollü olmasına rağmen müteveffanın 8/8 kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve davalı aleyhinde açılan tahkikatın takipsizlik kararıyla sonuçlandığını, kaza ve kusur durumlarına ilişkin yeniden rapor tanziminin gerektiğini, davacılardan Yılmaz için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 30.000,00 TL manevi tazminat, davacı çocuklar için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 51.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 20/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının 50 promilin üzerinde alkollü olduğuna dair iddianın doğru olmadığını, kaza hakkında .... Cumhuriyet Savcılığınca 2010/947-625 sayılı soruşturma ile tahkikat yapılarak alınan ATK raporu ile davalının kusursuz olması nedeni ile hakkında takipsizlik kararı verilmiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar ...."nın açmış oldukları davanın reddine, davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1086 sayılı HUMK"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince (HMK 297/c) hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasası"nın 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.
Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 11.11.2014 tarihli kısa kararının 1. bendinde; “Davanın reddine” denildiği halde, gerekçeli kararın 1 nolu hüküm fıkrasında; “Davacılar...."nın açmış oldukları davanın reddine” ve gerekçeli kararın 2 nolu hüküm fıkrasında; “Davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına,” denilmiş yine gerekçeli kararın gerekçe kısmında, davacı ... yönünden davanın 03/12/2013 tarihli celsede işlemden kaldırılmış olup yenilenmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği hususu irdelenmiş ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HUMK.’nun 381/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-)Bozma neden ve şekline göre davacılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar ... ve ... vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar ... ve ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ... ve ..."ya geri verilmesine 30/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.