3. Hukuk Dairesi 2014/16260 E. , 2015/2826 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 16.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2014
NUMARASI : 2012/399-2014/299
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının 07.08.1984 tarihinden bu yana evli olduklarını, davalı tarafın evlilik birliği süresince üzerine düşen hiçbir sorumluluğunu yerinde getirmediğini, müvekkilinin davalı tarafın hakaretlerine ve şiddetine maruz kaldığını, yine davalı tarafın müvekkiline karşı Çankırı 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/5 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, fakat boşanma davasının reddedildiğini, bunun üzerine davalı tarafın eve gelip gitmeye devam etmekle birlikte gerek eşinin, gerek müşterek çocuklarının geçimine hiçbir maddi katkı sağlamadığını, tüm gelirini at yarışına, kumara yatırdığını ileri sürerek; Türk Medeni Kanunu"nun 196.maddesi gereği davalı eşin ailenin geçimine yapması gereken katkı miktarına karşılık olarak geçmişe dönük 1 yıllık toplam 9.000,00 TL ve yine Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesi gereğince aylık 750,00 TL tedbir nafakasının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, öncelikle davanın reddi gerektiği savunmasında bulunmuş, ancak mahkeme tarafından davacının talebi doğrultusunda tedbir nafakasına hükmedilecek olması durumunda ise, bilirkişi incelemesi ile belirlenecek uygun miktarda nafakaya hükmedilmesini beyan etmiştir.
Mahkemece; davalının ailesine ve eşine karşı üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği, imam nikahlı olarak başka bir kadınla yaşadığının tespiti karşısında davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesi ile davacı tarafın TMK.nun 197.maddesine dayanan tedbir nafakası isteminin kısmen kabulüne ve "dava tarihi ile davacının iş akdinin
davanın devamı sırasında feshedildiği 17/02/2014 tarihi arasında geçen süre için aylık 300 TL, 17/02/2014 tarihinden itibaren ise, aylık 500 TL tedbir nafakasının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, yine davacı tarafın geçmişe yönelik 1 yıllık toplam nafaka talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır. Birliğin giderlerine katılmada ise eşlerin "güçleri" esas alınmıştır. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorunda olduğundan davacı (kadının) çalışıyor olması, maaşının olması ya da gelirinin davalı (kocadan) az olması veya çok olması, tedbir nafakasına hükmolunmasına engel olmadığı gibi, tedbir nafakasının sırf bu sebep ile düşük miktarda takdirini gerektirmez.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini, ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmeli ve bu kapsamda davalı eşin evlilik birliğine ve diğer eşe yapacağı parasal katkıyı belirlerken tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumlarını hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirmek sureti ile nafaka miktarını tayin etmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmeden, sırf davanın açıldığı tarihte davacının geliri olması sebebi ile, dava tarihinden davacı kadının iş akdinin feshedildiği 17/02/2014 tarihine kadar geçen süre için nafakanın düşük miktarda tayin edilmesi doğru değilse de, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nun 438/VII. maddesi gereğince hüküm fıkrasının 1.bendinde yazılı bulunan "davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren davacının iş aktinin feshedildiği 17/02/2014 tarihine kadar aylık 300 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 17/02/2014 tarihinden itibaren ise aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine" ibaresinin silinerek, yerine "davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren
aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine" yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 2.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 24.02.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.