8. Hukuk Dairesi 2009/5194 E. , 2010/471 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
M.. Y.. ile Hazine ve S.. K.. aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 28.03.2008 gün ve 200/217 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazın miras yoluyla intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenleri ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan köy tüzel kişiliği temsilcisi, dava konusu taşınmazın köye ait bir yer olduğunu; diğer davalı Hazine vekili ise, davacı tarafından 1998 yılından sonra nehir yatağı doldurulmak suretiyle kullanılmaya başlandığını, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, öncesinin kültür arazisi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmayan taşınmazın davacı ve miras bırakanı tarafından nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla 20 yılı aşkın süredir kullanıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne; Harita ve Kadastro Mühendisi...tarafından dosyaya sunulan 30.08.2007 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1.553,76 m2, ( B ) harfi ile işaretlenen 1.340,08 m2 ve ( C ) harfi ile belirlenen 3.138,08 m2 olmak üzere toplam 6.031,92 m2 yüzölçümündeki alanın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme, her ne kadar davanın kabulüne karar vermiş ise de,verilen bu karar oluşa, usule ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Davacı vekili,dava dilekçesinde dava konusu taşınmaza müvekkilinin muris babası...’ın 20 yılı aşkın bir süre zilyet olduğunu, onun ölümü ile mirasçıları arasındaki haricî anlaşmalar sonucu müvekkiline kaldığını iddia etmiş , taşınmazlar başında yapılan 06.07.2007 tarihli ilk keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları ise, dava konusu yerlerin öncesinde davacının babasının, vefatından sonra da çocuklarının kullanımında olduğunu söylemişlerdir. Taşınmazların taksim sonucu davacıya kaldığı hususu kanıtlanmadığı gibi, komşu taşınmazlar da halen davacının miras bırakan babası adına kayıtlı bulunmaktadır.
Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere, miras bırakan ...ın terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği ile mülkiyet TMK.nun 701.maddesinde “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti ”olarak tanımlanmıştır. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp,hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olarak terekenin tamamını kapsar. Dava konusu taşınmazlar miras yolu ile intikal ettiğine, taksim kanıtlanamadığına ve davacıdan başka mirasçıların da olduğu anlaşıldığına ve dava ücünçü kişilere karşı açıldığına göre davacı, tek başına kendi adına tescil isteyemez. TMK.nun 640, 701 ve 702.maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde iştirakçilerin birlikte hareket etmesi ve birlikte dava açmaları gerekir. Bir mirasçının elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur.Bu şekilde açılan bir davanın daha sonra değiştirilerek tüm mirasçıların adına yürütülmesi ve aynı dava içerisinde mirasçılar adına tapuya tescil istenemeyeceği gibi, diğer mirasçıların da katılması suretiyle davanın yürütülüp sonuçlandırılması mümkün değildir.Mahkemece davacının böyle bir dava açma yetkisi bulunmadığından davanın esasına girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu yön gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.