11. Hukuk Dairesi 2019/2452 E. , 2020/496 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ...4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/02/2018 tarih ve 2016/300 E- 2018/46 K. sayılı kararın davalı kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ...Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/03/2019 tarih ve 2018/934 E- 2019/275 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı şirket ve davalı kurum vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “TAÇ” esas unsurlu tanınmış ve seri markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2015/43486 sayılı, “Şekil+TAÇ EĞİTİM ARAÇLARI www.tacegitimaraclari.com” ibare ve biçimli marka başvurusuna iltibas ve tanınmışlık vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın nihai olarak TPMK YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, 2016-M-5377 sayılı YİDK kararının iptaline ve marka başvurusu tescile bağlanmış ise markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, ibarelerin hem işitsel hem de görsel olarak birbirinden farklı olduğunu, taraf markalarındaki logoların, kullanılan yazı karakteri, stili ve renklerin benzemediğini, taraf markalarının kapsadığı malların farklı olduğunu, davacı ev tekstili sektöründe davalının ise eğitim sektöründe faaliyet gösterdiği, hiçbir ortak pazarı olmadığını, taraf ürünlerinin benzer ihtiyaçları gidermediği ve alıcı kitlelerinin farklı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının "şekil+TAÇ EĞİTİM ARAÇLARI www.tacegitimaraclari.com" ibareli marka başvurusu ile
davacının "TAÇ" ibareli, seri ve tanınmış markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan "Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar; suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları" malları yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davalının marka başvurusunun esas unsurunun "TAÇ" olarak öne çıktığı ve bu malların davacının "TAÇ" ibareli markaların kapsamında da birbirleriyle ilişkili, bağlantılı şekilde mallar bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yukarıda belirtilen mallar yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının başvuru markasını gördüğünde davacıya ait "TAÇ" ibareli seri ve tanınmış markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının yukarıda sayılan malları ile aynı veya benzerlerini içeren markalı ürünlerini satın almak isterken davalının başvuru ibareli markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabilecekleri, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından yukarıdaki mallar açısından her iki markanın aynı işletmenin markası ve idari-ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği, bu kısım yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/1 maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, davacının markasının "TAÇ" ibaresi ortalama düzeydeki tüketici nezdinde perde ve tekstil ürünlerinde tanınmış bir marka olduğu şeklinde bir refleks olarak algılanacağı, bu açıdan iltibas oluşturmayan mallar yönünden davalı başvurusunun davacının "TAÇ" ibareli tanınmış markasının şöhretinden ve itibarından yararlanarak toplumdaki müşteri kesimine "TAÇ" firmasının yeni bir ürünü şeklinde pazarlanıp haksız kazanç sağlanabileceği ihtimali söz konusu olduğundan bilirkişinin 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşmadığı görüşüne iştirak edilmediği, 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 2016-M-5377 sayılı YİDK kararının iptaline, 2015/43486 sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kurum vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket ve davalı kurum vekilleri temyiz etmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK"nın 341/1 maddesi gereğince ilk derece mahkemeleri tarafından verilmiş nihai kararlar için istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Aynı Kanun"un 361/1 maddesi gereğince de Bölge Adli Mahkemesi Hukuk Daireleri tarafından verilen temyizi kabil nihai kararlar için iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı şirketçe istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve karar adı geçen bakımından bu suretle kesinleşmiştir. Davalı şirket vekilince, davalı kurumun istinaf istemine ilişkin olarak verilen bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuşsa da, yukarıda da zikredildiği üzere ilk derece mahkemesi kararı davalı şirket bakımından kesinleştiğinden ve temyize konu bölge adliye mahkemesi kararı da davalı kurumun istinaf isteminin esastan reddine ilişkin olduğundan davalı şirketin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Belirtilen gerekçelerle davalı şirketin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı kurum vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3-) Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekilince yapılan istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Dairemizin 13.11.2018 gün 2017/1410 Esas- 2018/7017 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, mülga 556 sayılı KHK’nın 8/1 maddesi uyarınca, markaların aynı veya benzerinin önceden tescilli markanın tescil kapsamı dışında kalan farklı tür mal ve hizmetler yönünden tesciline bir engel bulunmamaktadır. Ancak tanınmış markalar sahiplerine, markanın tescil kapsamındaki aynı ve benzer tür mal ve hizmetlerin yanı sıra, 556 sayılı KHK 8/4. maddesinde yazılı koşulların varlığı halinde farklı tür mal ve hizmetler yönünden de koruma sağlar. Böyle bir korumanın varlığı için her şeyden önce, tanınmış marka ile sonraki başvuru konusu markaya konu işaretler arasında nispi bir benzerlik bulunması gerekmektedir. Benzerlik şartının sağlanması için, markaları üreten firmalar arasında idari veya ekonomik bir bağ olduğu konusunda ilişkilendirilme ihtimali bulunması şart olmayıp, sonraki marka ile tanınmış markayı çağrıştırması yeterlidir. Ancak tanınmış marka korumasından yararlanabilmek için, tek başına benzerlik bulunması yeterli olmayıp, az önce de belirtildiği üzere 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen sonraki tarihli başvuru konusu işaretin tescilinin tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik karakterine zarar vermesi ya da tanınmışlıktan haksız yarar sağlaması hallerinden en az birinin gerçekleşme ihtimalinin bulunması da zorunludur. Anılan maddede sayılan tanınmış markadan haksız yararlanma halleri, her somut olayın özelliklerine, markanın ne kadar tanınmış olduğuna, tanınmış markanın ayırt edicilik derecesinin ne derecede yüksek olduğuna, her iki tarafa ait markanın birebir aynı olup olmamasına, farklı sınıftaki mal veya hizmetin tanınmış markanın asıl olarak kullanıldığı sektör veya sektörlerden mal ve/veya hizmetlerden ne derece uzak ya da yakın, ne derece farklı olduğuna göre değerlendirilmelidir (Uğur Çolak, Marka Hukuku, s.314, 319). KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen risklerden herhangi birinin doğduğu kanaatine varılırsa, tescil için başvuru yapılan markanın reddine, tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davacı yanın “TAÇ” esas unsurlu markaları tekstil sektöründe ve özellikle “perde” emtiası bakımından 556 sayılı KHK 8/4. maddesi anlamında tanınmış markadır. Davaya konu marka ise mesnet markalarda yer almayan “ Oyunlar ve oyuncaklar, salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitor ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar.” emtiaları bakımından tescil ettirilmek istenmektedir. İlk derece mahkemesince, başvuru markasının yukarıda zikredilen emtialar bakımından tescilinin, davacının “TAÇ” ibareli ve perde ve tekstil sektöründe tanınmış markaları bakımından KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen riskleri oluşturacağı sonucuna ulaşılmışsa da, somut olayda markaların kullanılacağı ürünlerin birbirinden çok farklı sektörlere dâhil oldukları, "TAÇ" ibaresinin tamamen özgü ve ayırt edicilik özelliği yüksek bir ibare olmadığından KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen risklerin oluşacağından söz edilmeyeceği halde ilk derece mahkemesince aksi yöndeki düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi ve bölge adliye mahkemesince de başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle mümeyyiz davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 20/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.