Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/9898
Karar No: 2018/4007
Karar Tarihi: 20.02.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/9898 Esas 2018/4007 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/9898 E.  ,  2018/4007 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    AVUKAT ...
    AVUKAT ...
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin, 2007 yılı aralık ayından 2014 yılı ocak ayına kadar şirket müdürü olarak davalı işyerinde çalıştığını, günlük çalışma saatinin ortalama oniki saat olduğunu, ancak fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, yıllık izin kullanmadığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Yukarıdaki açıklamalar genel tatil ücret alacağı bakımından da geçerlidir.
    Somut olayda, mahkemece, davacı tanıklarının beyanına itibar edilerek fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının işverenle husumetinin bulunduğu anlaşılmakta olup, salt husumetli tanık beyanlarıyla söz konusu çalışmaların kanıtlandığının kabul edilerek hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Dosya kapsamında, husumetli tanık beyanları haricinde, davacının fazla çalışma yaptığını ispatlamaya elverişli delil bulunmadığı nazara alınarak, söz konusu alacak talebinin reddine karar verilmelidir. Bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
    3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının hesaplanması noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
    Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
    Somut olayda davalı tarafça dosyaya, davacının imzasını taşıyan bir kısım yıllık izin talep dilekçeleri sunulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, söz konusu dilekçeler ile ilgili bir değerlendirme yapılmamış olup, buna göre mahkemece, davacının 70 gün kullanılmayan izninin bulunduğu kabul edilerek, yıllık izin alacağı hüküm altına alınmış ise de, dosya içinde mevcut imzalı izin talep dilekçeleri ile ilgili olarak davacının beyanının alınmamış olması hatalıdır. Söz konusu yıllık izin talep dilekçelerinin davacının da imzasını içermesi nedeni ile HMK 31. Uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı getirtilerek anılan belgeler davacıya gösterilmeli, o tarihlerde yıllık izin talebinde bulunup bulunmadığı ve talep ettiği yıllık izinleri kullanıp kullanmadığı sorularak sonucuna göre yıllık izin isteği hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    F.K.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi