1. Hukuk Dairesi 2015/11700 E. , 2018/10980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, alacak, ecrimisil ve tenkis istemlerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babalarının ölümünden sonra zilyetliğinde bulunan ancak tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlarla ilgili olarak tüm mirasçıların bir araya gelmesiyle miras paylaşım sözleşmesinin yapıldığını, kadastro çalışmaları sırasında ..., ..., ..., ... ve ... parsel numaralarını alan taşınmazların miras sözleşmesine aykırı olarak 1/4"er paylarının anneleri ... ve 3/4"er paylarının ise davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, kendilerine hiç pay verilmediğini, anneleri ...’nin 07.06.2012 tarihinde ölümünden önce 21.07.2011 tarihinde tapuda gerçekleşen satış işleminde ... ve davalı ...’in paylarının tamamını davalı ...’ya temlik ettiklerini, öte yandan ... parsel sayılı taşınmazın da 3. kişilere satış yolu ile devredildiğini ileri sürerek, davalı ... tarafından muvazaalı olarak diğer davalı ...’ya yapılan temlik işleminin iptali ile miras paylaşım sözleşmesindeki paylar oranında adlarına tesciline, ... parsel sayılı taşınmazın satışından elde edilen gelirden 100.000,00 TL ile diğer taşınmazlar bakımından miras sözleşmesindeki paylarına karşılık 50.000,00 TL ecrimisin tahsiline karar verilmesini, mümkün olmadığı takdirde miras paylaşım sözleşmesindeki paylarının tenkisini istemişlerdir.
Davalılar kadastro öncesi hukuki sebebe dayanan iş bu davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, paydaş olmayan davacıların ecrimisil talep edemeyeceklerini, tenkis talebi açısından ise hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ..., ..., ..., .. ve ... parsel sayılı taşınmazlar 4 pay kabul edilerek 1/4 pay ..."ın veraset ilamına göre 3 pay kabul edilerek davacıların 2/3 pay karşılığı tapu kayıtlarının iptaline, 1/3 payın davacı ..., 1/3 payın ... adına tapuya tesciline, geri kalan 1/3 payın davalı ... üzerinde bırakılmasına, davacıların paylarına isabet eden 6.812,64 TL ecrimisil bedelinin davalılardan alınarak payları oranında davacılara verilmesine karar verilmiştir.
İddianın içeriğinden, ileri sürülüş biçiminden ve özellikle tarafların temyiz dilekçelerindeki beyanlarından; davacıların anne Zühre"den gelen payı dava konusu etmedikleri, talep konusunun davalı ..."in diğer davalı ..."ya temlik ettiği paylar olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 26/1. maddesi; "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmünü içermektedir. Aynı Kanunun 297/2. maddesinde ise; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." amir hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanunun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanırken, 30.maddede "... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz, düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda, mahkemece davalı ... tarafından yapılan devir işlemi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği gibi ... parsel sayılı taşınmaz ile ilgili de hüküm kurulmadığı, ayrıca dava konusunun ..."in ..."ya devrettiği ..., ..., ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazların 3/4"er payları olmasına karşın yargılama sırasında harcın talep dışı Zühre payları üzerinden tamamlandığı, kabul kararı verilen ecrimisil isteği yönünden ise harçlandırma yapılmadan esas hakkında hüküm kurulduğu açıktır.
Hâl böyle olunca, öncelikle dava edilen ..."e ait 3/4 pay yönünden Harçlar Kanunu"nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca işlem yapılması, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde 6100 sayılı HMK’nun 26/1., 297/2. maddeleri gözetilerek ... payı yönünden ve ... nolu parsel bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile talep konusu aşılarak anne ..."nin payının iptali yönünde yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.