Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/11-437
Karar No: 2011/638

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/11-437 Esas 2011/638 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, sahte imzalarla çekilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkeme önce davanın reddine karar vermiş ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bozma kararı vermiştir. Yeniden yapılan yargılamada, davacının cezaevindeyken hesabındaki paraların çekildiği tespit edilmiştir. Davalının hesaptaki paraları davacı dışında başka bir kişiye ödediği kabul edilip, davacının da kusuru olduğu benimsenip davanın reddine karar verilmiştir. Ancak Hukuk Genel Kurulu, Özel Daire bozma kararına uyulması gerektiğini belirterek, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmetmiştir. Kararda, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi de belirtilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu         2011/11-437 E.  ,  2011/638 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 10.02.2011
    NUMARASI : 2010/166 E-2011/41 K.

    Taraflar arasındaki “Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi"nce davanın reddine dair verilen  14.02.2008 gün ve 2005/568 E.,2008/48 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi"nin 14.12.2009 gün ve 2008/8456 E.,2009/12893 sayılı ilamı ile;
    ("...Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdinde kredi mektuplu döviz tevdiat hesabının bulunduğunu, bu hesabın kişisel bir hesap olduğunu, Almanya’da cezaevinde bulunduğu sırada boşandığı eşi tarafından önce 20.3.1998 tarihinde 4.450 DM, 7.5.1998 tarihinde ise 29.000 DM olmak üzere para çekildiğini, imzasının taklit edildiğini, vekaletin bulunmadığını, hesabın çekilebilmesi için gerekli pasoport ve kredi sözleşmesi asıllarının eşi tarafından bankaya habersiz sunulduğunu, davalının gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığını iddia ederek, 29.450 DM asıl alacak ve 17.740 DM mevduat faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili,  istemin zamanaşımına uğradığını, takibe konu paranın 20.3.1998 ve 9.5.1998 tarihlerinde sözleşme şartlarına uygun olarak kredi mektuplarının aslı, hesap sahibinin pasaportu ve diğer bilgiler dahilinde imza karşılığı ödendiğini, davacının iddia ettiği şekilde bir ödeme olasılığında ise müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının davalı nezdinde bulunan biri 4.450.00 DM diğeri 25.000 DM tutarındaki iki ayrı kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı tutarının 20.03.1998 ve 07.05.1998 tarihlerinde davalının muhabir bankası kanalıyla davacıya ait pasaport ile kredi mektuplarının asılları ibraz edilerek çekildikleri, tediye fişlerinde ödemenin davacıya yapıldığının açıklandığı, imza incelemesi sonucu bu imzaların davacının eli ürünü olduğunun ortaya çıktığı, pasaport üzerindeki imzanın da incelemeye tabi tutulduğu, davacının 13.02.1997-10.11.1998 tarihleri arasında kesintisiz cezaevinde kaldığının, bu süreçte birden çok kere hastaneye götürüldüğünün, mektup ve telefon görüşmesine tabi tutulmadığının, imkanı varsa mektupla bankacılık  işlemi yapmasının mümkün bulunduğunun bildirildiği, bu durumda çelişkinin doğduğu, ancak yabancı makamca bildirilen açıklamalarının yine yabancı cezaevi kayıtlarına dayandığı, aksin ispatlanmasının mümkün olduğu, bilimsel verilere davalı imza incelemesi raporuna itibar edildiği, davacının pasaportunu ve kredi mektuplarını boşandığı eşine bıraktığını açıkladığı, haberleşme imkanı olduğu halde gerekli tedbirleri almaması ve eşi hakkında adli yollara başvurmamasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, haberleşme imkanı olması da dikkate alınarak paraların bir şekilde çekilmesini sağladığı veya buna rıza gösterdiği, talebin haklı olmadığı ve iyi niyete dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, kredi mektuplu döviz tevdiat hesabından sahte imzayla çekildiği iddia edilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Davacının davalı nezdinde adına açılmış kredi mektuplu döviz tevdiat hesabı olduğu, bu hesaptan 20.03.1998 tarihinde 4.450 DM, 07.05.1998 tarihinde ise, 25.000 DM çekildiği hususları çekişmesizdir. Davacı vekili, para çekme işlemlerinin müvekkili tarafından değil, boşanmış olduğu eski eşi tarafından gerçekleştirildiğini ve imzanın onun tarafından atılmış olabileceğini, açıklanan tarihlerde müvekkilinin Almanya’da cezaevinde olduğunu, davalının hesap açma sözleşmesine aykırı davrandığını ileri sürmüştür. Davalı vekili, davacının pasaportu ile kredi mektubunun aslının ibrazı sonrasında ödeme yapıldığını, ödeme makbuzlarına imzanın alındığını savunmuştur.
    Taraflar arasındaki hesap açma sözleşmesinde ödeme yapılabilmesi için, kredi mektubunun aslı ile pasaportun ibrazı zorunlu tutulmuştur. Ayrıca, sözleşmenin 7 nci maddesinde kredi mektubunun çalınması, kaybedilmesi ve bu durumun geç bildirilmesinden veya herhangi bir suretle üçüncü şahıslara verilmesi ile davalı Bankanın kusuru dışında doğabilecek zararlardan sorumlu olmayacağı kararlaştırılmıştır. Davalının sorumsuzluğuna ilişkin sözleşme hükmünün BK."nun 99/2"nci maddesi uyarınca geçerli olmayacağı açıktır. Somut olayda bozma sonrası yapılan araştırma sonucunda Almanya resmi makamlarınca verilen cevapta davacının işlediği suçtan dolayı 13.02.1997 tarihinden 05.03.1998 tarihine kadar gözaltında tutulduğu, 06.03.1998 tarihinden 10.11.1998 tarihine kadar ise, tutuklu kaldığı, bu süreçte hiçbir zaman tahliye edilmediği, serbest bırakılmadığı, birden ziyade hastaneye götürüldüğü, sınır dışı edildiği tarihe kadar tutukluğunun kesintiye uğramadığı, telefon ve mektup kontrolüne tabi olmadığı, cezaevinde kaldığı süre içinde kurumdaki hesabı üzerinden bankacılık işlemi yapmadığı, bankası tarafından izin verilmiş ise, mektuplaşma suretiyle bankacılık işlemi yapma olanağının bulunduğu bildirilmiştir. Bozmadan önce aynı makamca verilen cevapta da davacının cezaevindeyken yanında pasaportunun olmadığı açıklanmıştır. Davalı adına ödeme yapan bankaca düzenlenen belgelerde ise, pasaport ile kredi mektubunun ibrazı sonrasında davacının imzasına ödeme yapıldığı açıklanmıştır. Davacının hesabındaki paraların çekilmesi tarihleri itibariyle cezaevinde olduğu ortaya çıkmış, bizzat işlemleri yapma imkanın bulunmadığı tespit edilmiştir. Öte yandan, davalı taraf para çekilmesi işlemlerinin mektup veya “bizzat bulunma dışında” başka bir yolla gerçekleştiğini de savunmamıştır. O halde, ödeme makbuzlarındaki imzaların davacıya ait olduğu yönünde kanaat bildiren grafologun açıklamalarına itibar etmek mümkün görülmemiştir. Bu durum karşısında, davalının hesaptaki paraları davacı dışında başka bir kişiye ödediği kabul edilip, böyle bir ödemede pasaport ve kredi mektupları asıllarını gereği gibi muhafaza etmeyen, başkası eline geçmelerine sebep olan, cezaevinde bile olsa telefon veya mektupla haberleşme imkanını kullanarak gerekli tedbiri almayan davacının ağırlıklı kusurlu olduğu benimsenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...")
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
       
                                          HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.10.2011 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. 

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi