11. Hukuk Dairesi 2016/11250 E. , 2018/3446 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29.03.2016 tarih ve 2012/251-2016/139 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında taşıma sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkilinin Türkiye–Almanya arasında taşıma işlerini yaptığını ve işin tamamlandığını, ancak davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine ödemesi yapılmayan 4.872 Euro’nun takip tarihindeki TL karşılığı olan 11.541,77 TL asıl alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını, borca itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek takibe vaki itirazın iptalini, borca itirazın kötü niyetli olması nedeniyle borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı taraf ile yapılan taşıma sözleşmesinde davacının müvekkiline ait 20 ton mandalina ürününü taşıyacağı ve koşulları belirtilmiş, davalı nakliye aracının dorsesinde oluşan açılma ve tamir için harcanan süre nedeniyle mandalinaların ömrünü tamamladığını, alıcı şirketin teslim almaması nedeniyle 12.265 Euro’luk emtiayı 2.730 Euro’ya başka bir şirkete satmak zorunda kaldıklarını müvekkilinin 9.535 Euro zarara uğradığını, davacı şirketin kusurlu olduğunu ve bu nedenle davacıya borçlu olmadıklarını belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında nakliye sözleşmeleri imzalandığını, davalıya ait emtiaları Türkiye–Almanya arası taşıma işini yaptıklarını, bu taşıma işleri nedeniyle navlun bedeli olarak 1.328 Euro cari hasap alacaklarının olduğunu, alacağın tahsili amacıyla 3.152,80 TL asıl alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını, borca itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek takibe vaki itirazın iptalini, borca itirazın kötü niyetli olması nedeniyle borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacı şirketin taşıdığı domates emtiasının sözleşmede belirlenen sürede teslim edilmemesi nedeniyle hasarlandığı gerekçesiyle navlun ücretini haketmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, asıl dava dosyasında hasarın davacının taşıma sırasındaki kusurundan kaynaklandığı, dava dışı sigorta şirketinin davalıya ödeme yaptığına dair iddianın ise ispatlanamadığı, CMR konvansiyonuna göre hasarsız teslim edilen kısım oranında taşıyıcının navlun talep edebileceği, buna göre 690,01 euronun talep edilebileceği, birleşen dava dosyasında davalının malın hasarlandığına ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, davacının navlun bedeli olan 3.100 Euro alacaklı olduğu, davacının her iki taşıma nedeniyle davalıdan toplamda 3.790 Euro alacaklığı olduğu, takip itibariyle karşılığının 8.978,51 TL olduğu gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile takibin 8.978,51 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağın %40"ı olan 3.591,41 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın ise reddine karar verilmişir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Asıl ve birleşen davalar, uluslararası kara taşımaları neticesinde hak edilen navlun bedellerinin tahsili için başlatılan icra takiplerine vaki itirazların iptaline ilişkindir. Mahkemece taraf defterlerinin incelenmesi konusunda muhasebe finans uzmanı olan bilirkişiden rapor alınmış ise de yurt dışı taşıma sözleşmelerine dayalı uyuşmazlıklar CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olup, taşıma konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden uyuşmazlığın çözümü hakkında rapor alınması gerekirken eksik inceleme neticesinde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Ayrıca davaların birleştirilmesine karşın, her dava bağımsız karakterini koruduğundan her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacının her iki icra dosyası bakımından iki ayrı alacağı olduğu kanaatine varılmasına rağmen hükümde iki ayrı alacağı birleştirip tek bir icra dosyası üzerinden takibin devamına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.