17. Hukuk Dairesi 2015/11475 E. , 2018/352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkil şirketin tekstil sektöründe faaliyet gösteren büyük bir şirket olduğunu, 04/12/2013 tarihinde çalıştığı bankalardan hesaplarının bloke edildiğini, hesaplara bloke koyanın ise Kütahya 30 Ağustos Vergi Dairesi olduğunu öğrendiğini, Vergi Dairesi ile iletişime geçtiğini, kendisine herhangi bir tebligatın yapılmadığını, Vergi Dairesi ile yapılan görüşmede müvekkilin işçilerinden biri olan ... ile ilgili olarak müvekkiline haciz ihbarı yollandığı, yollanan haciz ihbarına müvekkilin 7 gün içerisinde itiraz etmediğini ve tüm banka hesaplarının bu sebeple haczedildiğini öğrendiğini, bankadan onlarca işlem yapmak zorunda olan müvekkilinin hiçbir borcu olmadığını, tebligatlardan haberdar olmadığını beyan eden dilekçesini iadeli taahhütlü bildirmek şartı ile 3.kişinin borcunu vergi dairesine ayrı gün ödeyerek hesaplarındaki haczi kaldırmak zorunda bırakıldığını, müvekkil şirketinin bahse konu işçisine hiç bir borcu olmadığı gibi kendisine usulüne uygun bir haciz ihbarının da tebliğ edilmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile, müvekkilce ödenen 3.kişinin borcu olan 29.465,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline; yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava şartlarının gerçekleşmediğini, davacıya 14/12/2012 tarihinde 28/11/2012 tarih ve 17703 sayılı haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, davacının 7 gün içerisinde itiraz etmemesi üzerine takibe başlandığını,
borcun 04/12/2013 tarihinde gerçek borçlu tarafından ödendiğini, davacının hukuki bir yararının bulunmadığı, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davasının kabulü ile davacının ödenen bedelden borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafça ödenen 3.kişinin borcu olan 29.465,00 TL"nin 09/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 79.maddesi gereğince açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. 6183/79 madde uyarınca haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır.3.kişinin süresinde itiraz etmemesi halinde mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde 3.kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır.
7201 Sayılı Tebligat Kanunun 12 ve 13.maddelerinde hükmü şahıslara, ticarethanelere, hükmü şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat esasları düzenlenmiştir. Anılan Yasanın 12/1 maddesi gereğince; hükmü şahıslara tebliğ, yetkili mümessillerine, bunlar birden fazla ise,yalnız birine yapılır.
Somut olayda davacı vekili, haciz ihbarnamesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, hacizden, hesaplarına bloke konulması sonucunda haberdar olduğunu iddia etmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Yapılan tebligatların şirket çalışanı olduğu notu düşülerek ..."ye yapıldığı ancak
şirket yetkilisinin bulunmadığına dair çalışan beyanı ya da tebliğ memuru notu düşülmediğini, bu nedenle tebligatların usulsüz olduğu ve davacı tarafın buna göre; ödeme emirlerinden haciz sonrası haberdar olduğu belirtilmişse de tebligatı alan...’nin tebligat yasası hükümlerine göre yapılan tebligatları almaya yetkili olup olmadığı araştırılmamıştır. Kabule göre de; 6183 Sayılı AATUHK"nun 79.maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davacının davasını ispatlaması halinde borçlu olmadığının tespitine karar verileceğinden hakkındaki haciz ihbarnamesi ve ödeme emri de bu şekilde hükümsüz kalacaktır. Mahkemece; dava dışı vergi borçlusu ...’ın davacı şirketten alacağı bulunup bulunmadığı da araştırılmamıştır. Buna göre mahkemece yapılması gereken iş;öncelikle tebligatın yapıldığı ...’nin davacı şirkette tebligatı almaya yetkili kişi olup olmadığının araştırılıp haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olup olmadığı belirlendikten sonra; dava dışı ...’ın davacı şirkette çalıştığı dönemi ve maaşını gösterir kayıtların Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğünden istenerek davacının ticari defterleri de celp edildikten sonra haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih olan 14/12/2012 tarihi itibarıyla dava dışı vergi borçlusu ...’ın davacı şirketten alacağı bulunup bulunmadığı, alacağının bulunması halinde davacı tarafından davalı idareye yapılan ödemeler de mahsup edilecek şekilde mali müşavir bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu nedenle eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 29.1.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.