11. Hukuk Dairesi 2019/2447 E. , 2020/494 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/01/2018 tarih ve 2017/20 E- 2018/18 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 14/02/2019 tarih ve 2018/753 E- 2019/130 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, “Black Gold By Ela+Şekil” ibaresini, 25. ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde marka olarak tescil ettirmek için davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, 2014/106999 kod numarası alan başvuruya davalı şirketçe, kendisine ait 2008/46582 sayılı “Dıesel Black Gold” ibareli marka mesnet gösterilmek suretiyle yapılan itirazın TPMK YİDK tarafından kabul edildiğini ve müvekkilinin marka başvurusunun reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin “Black Gold” ibaresi üzerinde önceye dayalı hak sahipliğinin bulunduğunu zira 2000/24569 sayılı Black Gold ibareli markanın müvekkili adına tescilli olduğunu ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin "DİESEL BLACK GOLD" ibareli markanın 25. sınıfta henüz tescil edilmemiş olmasının davacı yana 25. sınıflardaki tüm emtialar bakımından söz konusu markayı kullanma hakkını vermeyeceğini, müvekkili şirketin marka tescilinin olduğu 18. sınıfta yer alan emtialar bakımından benzerlik bulunmadığına, müvekkili şirketin dünyaca ünlü "DİESEL" markasının sahibi olduğunu, "DİESEL BLACK GOLD" ibareli markasının ise 2008 yılından bu yana sadece Türkiye"de değil dünya çapında 40 ülkede tescil edildiğini ve halen aktif olarak kullanıldığını, başvurudaki "BLACK GOLD denim" ibareli markada ön planda kullanılan unsurun "BLACK GOLD" ibaresi olduğunu, "denim" ibaresinin yardımcı unsur olduğunu, neredeyse okunamayacak şekilde çok küçük puntolarla yazıldığını ve dikkat çekmediğini, başvurunun iyi niyetli kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının "BLACK GOLD By Ela+Şekil" ibareli başvuru markası ile davalının "DIESEL BLACK GOLD" ibareli tescilli markaları arasında dava konusu markada 25. sınıfta yer alan "koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri." malları ile davalı firmanın 2008/46582 sayılı markanın kapsamında yer alan 18. sınıftaki (deriden ve suni deriden mamül diğer sınıflarda yer almayan mallar)" mallar karşılaştırıldığında 18. sınıftaki bu malların deri/suni deriden mamül çantaları da kapsaması, söz konusu malların çoğunlukla giyim ürünleriyle aynı satış yerinde satılması, söz konusu ürünler giyim ürünlerinin aksesuarı olarak kullanıldığından özellikle ayak giysileriyle tamamlayıcı nitelikte arz ettiği, aynı tüketici kesimine hitap ettikleri ve çoğunlukla aynı ticari kaynak tarafından satışa sunulması nedenleri ile 18 ve 25. sınıftaki bu malların benzer, birbirleri ile ilişkili ve bağlantılı olduğu bu açıdan davacının başvuru kapsamındaki 25. sınıftaki mallar yönünden 556 sayılı KHK"nın 8/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, YİDK kararının yerinde ve doğru olduğu, diğer yönden davacıya ait 2000/24569 sayılı markaya yönelik hükümsüzlük istemli açılan dava tarihinin 04/02/2014 olduğu, davacı tarafça da 24/12/2014 tarihinde aynı ibareyi ön plana çıkartacak şekilde ve hükümsüzlüğe konu markanın emtia sınıfını da taşıyan bir başvuruda bulunmuş olmasının, kendi aleyhine açılmış hükümsüzlük davasının sonucunu bertaraf etmek niyet ve iradesini taşıdığı, yeni marka başvurusunun iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, önceye dayalı hak ve kazanılmış hak açısından 25. sınıf yönünden önceye dayalı kullanım hakkının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava, davalı kurum kararının iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalı yanca, davacı adına tescilli 2000/24569 sayılı “Black Gold” ibareli markanın hükümsüz kılınması için 04.02.2014 tarihinde dava açıldığı, davacının 24.12.2014 tarihinde, belirtilen hükümsüzlük davasının sonucunu bertaraf etmek için aynı ibareyi ön plana çıkaracak şekilde ve aynı emtialar için davaya konu marka başvurusunu yaptığı belirtilerek, marka başvurusunun kötü niyetli olduğu sonucuna ulaşılmışsa da, kötü niyete ilişkin başka bir emare olmaksızın, salt, hükümsüzlük davasının varlığına rağmen marka başvurusu yapılması olgusu başvurunun kötü niyetli olduğunu kabul için yeterli değildir. Ayrıca, mahkemece kötü niyete dayanak yapılan hükümsüzlük davası markanın tescilli olduğu sınıflarda kullanılmadığı iddiasına dayalıdır. 556 sayılı KHK"nın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin 14. maddesi ise Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu durumda, yasal dayanağını kaybetmiş olan bir davanın kötü niyet iddiaları bakımından dikkate alınması da mümkün olmayıp, aksi yöndeki mahkeme kabulü isabetli görülememiştir.
2-) Dairemizin 2007/7547 E. ve 2008/10251 K. sayılı 19.09.2008 tarihli “ECE LADY/ECE TOFF” kararında da ifade edildiği üzere, bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu durum kazanılmış haklar ilkesinin bir gereği olmakla birlikte, seri marka yaratılırken 3. kişilerin önceden tescilli markalarına yanaşarak yakınlaştırma veya benzeştirme yoluyla iltibas tehlikesine ve haksız yarar sağlamaya yol açmamak gerekir.
Davacı yan, başvuruya konu 2014/106999 sayılı “Black Gold By Ela” ibareli markanın kendisi adına tescilli 2000/24569 sayılı “Black Gold” ibareli markanın serisi niteliğinde olduğunu ve bu marka sebebiyle “Black Gold” ibaresi üzerinde müktesep hakkı bulunduğunu ileri sürmektedir. Davalı yanca, müktesep hak iddiasına dayanak teşkil eden markanın tescilli olduğu sınıflarda kullanılmadığı iddiasına dayalı olarak hükümsüz kılınması istemiyle dava açılmışsa da yukarıda da ifade edildiği üzere 556 sayılı KHK"nın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin 14. maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden söz konusu davanın yasal dayanağı kalmamıştır. Nitekim, davanın görüldüğü mahkeme tarafından da belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karar, Dairemizin 11/11/2019 gün, 2018/5289 Esas- 2019/7072 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, müktesep hak iddiasına dayanak olan markanın davacı yararına olan tescilinin halen geçerli olduğu gözetilerek, müktesep hak iddiasının Dairemizin yukarıda zikredilen ECE LADY/ECE TOFF kararında ortaya konulan ilkeler doğrultusunda, özellikle tescil kapsamındaki mallar itibariyle kullanılmakta olan markayı gençleştirmek ve seri oluşturmak amacıyla başvuru konusu yapılıp yapılmadığı, şayet zaten fiilen kullanılmayan bir marka ise bu markanın sonraki markalar yönünden müktesep hak teşkil etmeyeceğinin kabul edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozularak kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.