22. Hukuk Dairesi 2017/46149 E. , 2018/3963 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının iş akdinin geçerli bir neden olmaksızın ve sendikal nedenle sonlandırıldığını ve davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu öne sürerek; feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının ... Kargo A.Ş."deki işe iadesine karar verilmesini ve işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ...Ş. vekili, davacının diğer davalı acentenin işçisi olduğunu ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini; davalı ... vekili ise, İş akdinin davacının davranışları nedeniyle sonlandırıldığını savunarak davanm reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, davacının belirli süreli iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, verilen 2015/33494 esas, 2016/3724 karar sayılı ve 18.02.2016 tarihli karar Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuş olup Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucu Mahkemece, davalı ... tarafından yapılan feshin geçersizliğine ve davacının adı geçen işyerinde işe iadesine, davacı işçinin işe iadesi için ..."e süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine ve ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı ...Ş. ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, Mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş olması isabetlidir.
Taraflar arasında davalılar arasındaki acentelik ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının davalılardan hangisinde işe iadesine karar verileceği uyuşmazlık konusudur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 102. maddesinin birinci fıkrasında acente “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimse" olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre acentelik sözleşmesinin konusu da bir iş görme olup, aracı acente ve ticari işletme adına sözleşme yapma yetkisine haiz acente olmak üzere iki tür acente bulunmaktadır.
İki acentelik türünde de ticari işletme sahibine tabi olmama (bağımsızlık), acentelik ilişkisinin bir sözleşmeye dayanması, acentenin belirli bir yer veya bölge içinde faaliyet icra etmesi, faaliyetinin süreklilik taşıması, meslek edinilmiş olması unsurlarının bulunması gerekir. Acentelik sözleşmesinde, müvekkil adına yazılı olarak sözleşme yapma yetkisi verilmediği sürece aracı acentelik söz konusu olacaktır.
Geçerli bir acentelik sözleşmesinde acente, faaliyetini tek başına sürdürebileceği gibi işçi çalıştırmak suretiyle de yerine getirebilir. İşçi çalıştırması durumunda acentenin diğer İşverenlerden herhangi bir farkı kalmaz. Başka bir anlatımla bir işveren olarak acente,çalıştıracağı işçiler ile iş sözleşmesi imzalamak ve içeriğini belirlemek, işçinin üstlenmiş olduğu iş görme borcunu nerede,nasıl ve hangi çerçevede yerine getireceği konularında yönetim hakkına dayalı olarak işçiye talimat vermek, iş sözleşmesinin sona erdirmek gibi işverene ait yetkileri kullanma hakkına sahiptir.
İşverenler arasında muvazaalı ilişki kurulmasının önüne geçmek amacıyla İş Kanunu’nun ikinci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirilmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaa da taraflar arasında üçüncü kişileri aldatmak kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka İş Kanunu’nun 2. maddesinin yedinci fıkrasında söz edilen hususların, aksi kanıtlanabilcn adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
Acentelik İlişkisinin muvazaalı biçimde kurulması halinde işçi gerçek işveren İş yerine iade edilmeli, ancak işçinin iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptınm sonucu doğan alacaklarından (boşta geçen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklan ile birlikte işçinin süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat) muvazaalı işlemin tarafı olan gerçek veya tüzel kişi gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine İlişkin yardımcı işlerinde veya asıl İşin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği İle teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun"un 2/6. son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin İşçilerine karşı o işyeri İle ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu İş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur.
Somut olayda, davalılardan ... tarafından dosyaya ibraz edilen işyeri sicil dosyası içerisinde bulunan 2012 Ocak, 2012 Şubat, 2012 Mart, 31.07.2012 tarihli karne dağıtım tablosu, 30.09.2012 tarihli ... Kargo Ayıntap Şubesi ve yine 24.10.2012 tarihli karne dağıtım tablosu, davacı hakkında tutulan 06.11.2012 tarihli devamsızlık tutanağı, davacıya ait 06.07.2012 tarihli izin formu, 07.07.2012 tarihli izin formu, 01.04.2013 tarihli iki adet para makbuzu, 28.02.2013 tarihli para makbuzu, 30.11.2012 tarihli Yurtiçi Kargo antetli yazı ve bu yazılarda kullanılan Yurtiçi Kargo kaşesi ve yine Kasım 2012 tarihli ücret bordrosu ve bu bordroda müstakilen kullanılan Yurtiçi Kargo kaşesi göz önüne alındığında, davalı ...’in müstakilen kendi adına işlem yapmadığı ve bu kayıtlar gözetildiğinde davacının davalı ...Ş. işçisi olduğu ve kayıtlarda işveren niteliğindeki ...’in kendi nam ve hesabına davalı ...Ş.’den bağımsız hareketinin söz konusu olmadığı ve davalı şirket talimatları doğrultusunda hareket ettiği ve işveren vekili konumunda olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ... ile davalı ... arasında imzalanan “Acentelik Sözleşmesi”nin yukarıda belirtilen anlamda geçerli bir acentalık sözleşmesi olmadığı açıktır. Acente olduğu belirtilen davalı ..."in müşterilerini kendisinin belirleyememesi, kendi adına antetli kağıt kullanamaması gibi bağımsız bir tacirde bulunması gereken yetkilere sahip olmaması ve teslim alınan kargoya konu malların alıcılarına ulaştırılması gibi müşterilerle sözleşme yapma veya aracılık etmenin ötesinde bir iş üstlenmemesi dikkate alındığında, somut olayda, 6102 sayılı Kanun"un anılan hükmünde belirtilen acente tanımı kapsamına giren bir ilişki bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanun"da belirtilen “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsuru mevcut olmadığından geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi de bulunmamaktadır.
Dosya kapsamına göre davalı ... ile davalı ... arasında imzalanan acente sözleşmesinin muvazaalı olduğu ve davacının Yurtiçi Kargo çalışanı olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı ...’in işveren vekili olduğunun ve davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti yerindedir. Bu durumda davacının ... Kargo’ya iade edilmesi ve mali alacaklardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerekirken bu hususun gözetilmemesi hatalı olmuştur. Kararın bozularak ortadan kaldırılması ve davacının Yurtiçi Kargo’ya iadesi ile davalıların işe iadenin mali sonuçlarından müştereken ve müteselsilen sorumluluğu şeklinde hüküm kurulmalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan feshin geçersizliğine davacının, davalı ...Ş."ye ait iş yerinde İŞE İADESİNE,
3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 11,60 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 513,30 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 19.02.2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.