8. Hukuk Dairesi 2009/6023 E. , 2010/433 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyetin tespiti
... mirasçıları; Gevher Alataş ve müşterekleri, müdahil davacılar ... ve müşterekleri ile Hazine, ... ve asli müdahil ... aralarındaki mülkiyetin tespiti davasının reddine dair Baskil Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 20.05.2009 gün ve 7/45 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili, müdahil davacılardan ... ve müşterekleri, duruşmasız olarak incelenmesi ise diğer müdahil davacılardan ... ve müşterekleri taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.02.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden müdahil davacı ... ve müşterekleri vekili Avukat ... ve Avukat ..., davacı ... ve müşterekleri vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat ...geldiler.Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... mirasçıları vekili, 1976 yılındaki kadastro çalışmaları sırasında tutanağı düzenlenerek tespiti yapılan fakat daha sonra "Karakaya Baraj Gölü" suları altında sürekli olarak kalması nedeniyle hükmen tespit dışı bırakılan ...köyü, Atbölüğü mevkiindeki 434 parsel sayılı taşınmazın tutanağına ekli krokide A harfi ile gösterilen 204.800 m²lik bölümünün, vekil edenlerinin miras bırakanı adına kayıtlı 261 tahrir nolu vergi kaydının kapsamında kaldığını ve bu alanın 50 yılı aşkın süreden beri vekil edenlerinin zilyetliği altında bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmaz bölümünün mülkiyetinin vekil edenlerine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davaya katılan ... oğlu ...,...oğlu ...,...oğlu ... mirasçıları vekili 2.12.2003 günlü dilekçe ile ... oğlu ... ... mirasçıları vekili 15.10.2008 günlü dilekçe ile dava konusu taşınmaz bölümünde kendilerinin de 100 yılı aşan zilyetliklerinin bulunması nedeniyle hak sahibi olduklarını belirterek payları oranında mülkiyetin tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
...’ın mirasçıları olduğu belirtilen ... ve arkadaşları vekili ise; 15.10.2008 günlü dilekçe ile davaya katılanların miras bırakanı ... oğlu ... ile vekil edenlerinin miras bırakanı ... Hakkı’nın kardeş olmaları nedeniyle dava konusu taşınmazda vekil edenlerinin de hakkı olduğunu ileri sürerek davaya katılmışlardır.
Davalı Hazine vekili , davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi ise yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davaya katılanlardan... mirasçıları ... ve arkadaşlarının davasının açılmamış sayılmasına; diğer davaya katılanların ve davacıların davalarının reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacılar vekili, davaya katılan ... oğlu ... ... mirasçıları vekili ve davaya katılan ... Sarak, ... ve ... mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasındaki kayıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın 25.8.1976 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında 434 parsel numarası ve 419300 m² olarak işlem gördüğü, eldeki davanın konusunu oluşturan tutanağına ekli krokide A harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü için 1937 tarih 261/98 nolu vergi kaydı kapsamında kaldığı ve vergi kayıt malikleri ile onların ve mirasçılarının zilyetliği altında bulunduğu şeklinde bir belirlemenin yapıldığı, ancak taşınmazın bir bütün olarak Baskil Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/42 Esas sayılı dava dosyasında davalı olması nedeniyle malik hanesinin boş bırakıldığı, taşınmazın davalı olduğu açıklanan Baskil Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada verilen görevsizlik kararı sonucunda dosyanın Tapulama Mahkemesine devredildiği ve Baskil Tapulama Mahkemesinin 28.1.1987 tarih 1977/8 Esas ve 1987/5 Karar sayılı hükmü gereğince “ Nizalı taşınmazın daimi olarak Karakaya baraj gölünün suları altında” kalması nedeniyle tapulama dışı bırakıldığı anlaşılmıştır. 31.3.2006 gün 2003/66 Esas ve 2006/ 61 Karar sayılı olup davaların reddine ilişkin önceki hüküm, davacılar ve müdahil davacılar vekillerinin temyiz etmesi sonucunda eksik inceleme ve araştırma nedeni ile bozulmuş ve 16.11.2006 gün 2006/5473-7034 Esas ve Karar sayılı dairemize ait bozma kararında yapılması gerekli olan hususlar açıklanmıştır. Hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, dava konusu taşınmaz bölümünün 1937 tarih 261 tahrir nolu vergi kaydı kapsamında kalmakta olduğu açıktır. Ne var ki , davacıların dayanağını oluşturan bu vergi kaydı gayri sabit hudutları içermesi nedeniyle miktarıyla geçerli bir kayıt olup,...oğlu ...,...oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... ... olmak üzere 5 kişi adına kayıtlı bulunmaktadır. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgelerine göre;vergi kayıt maliklerinden ... davacıların, ...,... ve ... 2.12.2003 günlü dilekçe ile davaya katılanların ve ... oğlu ... ... ise, 15.10.2008 günlü dilekçe ile davaya katılanların miras bırakanlarıdır. Keşif yerinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmaz bölümünün 50-60 yıldan beri vergi kayıt malikleri ve onların mirasçıları tarafından kullanıldığını açıklamışlar ise de vergi kayıt miktar fazlasının kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle edinilebilmesi için vergi kayıt miktar fazlası olan taşınmaz bölümünün sınırında yer alan Fırat Nehri ile ilgisinin tam olarak belirlenmesi, taşınmazın Fırat’ın yatağından elde edilip edilmediği ve adı geçen nehrin etkisi altındaki bir yer olup olmadığının duraksama oluşturmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten beri ve halen su altında bulunduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taşınmazın Fırat Nehri ile ilgisinin tam olarak belirlenebilmesi için de yerinde, zemin görülerek ve jeolog uzman bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemenin varlığı zorunludur. Zirai bilirkişi incelemesi bu bakımdan tek başına yeterli değildir. Taşınmaz başında henüz su altında kalmadan yapılmış böyle bir araştırma bulunmadığına ve bundan sonra da önceki durumunu ortaya çıkaracak bir araştırma yapılması olanaklı olmadığına göre; hükmü temyiz edenlerin vergi kayıt miktar fazlasında hak sahibi olduklarını ispatlayamadıklarının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, 36.760 m² yüzölçümlü vergi kayıt miktarı kapsamının belirlenmesi ve belirlenen bu alanda vergi kayıt maliki 5 kişinin eşit pay sahibi oldukları dikkate alınarak vergi kayıt maliki olan kişilerin mirasçılarının mülkiyetin tespitine karar verilmesi olmalıdır. Hükmüne uyulan bozma ilamına yanlış anlam verilerek vergi kayıt miktar fazlası olan bölüm için geçerli olabilecek bir gerekçe ile ve ayrım yapılmaksızın vergi kaydı miktarı kapsamında kalan taşınmaz bakımından da davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacılar ve davaya katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 02.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.