10. Hukuk Dairesi 2016/16632 E. , 2019/2379 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelir ile yapılan harcama ve ödemelerin 5510 sayılı Yasanın 21. ve 76. maddeleri uyarınca rücuan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünülüp aşağıdaki karar tespit edilmiştir.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın, yürürlüğü sonrasında gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanması, davaya konu iş kazasının da 30.10.2008 tarihinde meydana gelmiş olması karşısında, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 12., 21. ve 76. maddeleridir.
Davalılardan ... İnş. ve İnş. Malz. A.Ş. ile diğer davalı sigortalı işçinin bildiriminin yapıldığı ... İnş. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin arasındaki; davalı ... işi anahtar teslim usulü ile ... Yapı Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti."ne verdiği, ... İnşaatın da bu firmanın alt taşeronu olduğu iddiası karşısında, davada öncelikle halledilmesi gereken sorun; işin anahtar teslimi verilip verilmediği, zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalıyı çalıştıran ... İnşaat ile diğer davalı ... İnşaat, dava dışı ... Yapı arasındaki ve de işin tünel işi olduğu değerlendirildiğinde işin belediyeden alınıp alınmadığı ve belediye ile bahsedilen tüzel kişilikler arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin bir başka ifade ile, asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
5510 sayılı Yasanın 12. maddesinin son fıkasında; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur” hükmünü içermekte olup, bu hüküm ile asıl işverenin sorumluluğunun kapsamı belirlenmeye çalışılmıştır.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, alt işverenin borçlarından ötürü sorumlu tutabilmek için, maddenin tanımından ortaya çıkan bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri yada işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde yada bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatına haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenlerde asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Alt işveren sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş yada işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Mahkemece; yukarıdaki maddi ve hukuki olgular çerçevesinde yapılması gereken iş; öncelikle dava dışı ... Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ile yine dava dışı ilgili Belediye Başkanlığı arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ile yine her iki davalı firma arasındaki hukuki ilişkinin niteliği, diğer ifadeyle alt işveren-üst işveren ilişkisinin varlığı 5510 sayılı Yasanın 12. maddesi hükmü kapsamında irdelenip belirlenmeli; bu irdeleme sonucuna göre davaya konu iş kazasının oluşumundaki kusur oran ve aidiyetleri yönünden usulünce alınacak bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 13.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.