9. Hukuk Dairesi 2014/37063 E. , 2016/7547 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVALILAR : ...
...
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, ücret, gecikme zammının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, ....Dershaneleri adı altında faaliyet gösteren davalılara iş yerinde 01.09.2005 - 11/06/2008 tarihleri arasında aralıksız olarak Asil Türkçe Öğretmeni görevi ile çalıştığını, 2005-2006 yılında... Merkez"de 2006-2007 yılında .. ve ... şubelerinde, 2007-2008 yılında ise....şubesinde görevlendirildiğini, hakları ödenmeksizin 11/06/2008 tarihinde iş akdinin haksız ve tek taraflı feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücret alacağı ve gecikme zammı alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının istifa etmek sureti ile işten ayrıldığını, ücret alacaklarının eksiksiz şekilde ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının davalılara ait iş yerinde belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında çalıştığı, süre bitiminden önce iş akdinin haklı nedene dayanmadığından feshedildiğinden bakiye süre ücretine hak kazandığı gerekçesi ile kıdem tazminatı, bakiye süre ücreti taleplerinin kabulüne, fazla mesai ücreti, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve gecikme zammı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar yasal süresi içinde temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki hizmet akdinin niteliği ve buna göre davacı işçinin ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Belirtmek gerekir ki eğitim ve öğretimin süreklilik arz etmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin gerek ilk kurulmasında ve gerekse yenilenmesinde esaslı unsur aranması karşısında 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre çalışan yöneticiler ile öğretmenlerin, kısaca eğitim personelinin sözleşmelerinin belirli veya asgari süreli olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira bir eğitim personeli bu kapsamda eğitim faaliyeti devam ettiği sürece çalıştırılmakta ve emekli olsa da iş sözleşmesi devam etmektedir. Bu çalışma 10 yılı aşan bir süreyi de kapsamaktadır.
Gerçekten eğitim personeli ile ilgili yazılı sözleşme yapılması hükmü değerlendirildiğinde bu sözleşmenin belirli süreli olmaktan çok asgari süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Zira kanunun 9. maddesine göre “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile özel öğretim kurumunu temsil eden kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli (Eğitim ve Öğretim yılı) olmak üzere yönetmelikteki esaslara göre yazılı olarak yapılmalıdır”. Buradaki en az bir takvim yılı ibaresinden açıkça bir asgari süre öngörüldüğü açıktır. Eğitim ve öğretim devam eden bir faaliyet olduğuna göre asgari süre iki yılda, üç yılda olabilir. O halde eğitim personeli ile yapılan sözleşmenin yasadan kaynaklanan asgari süreli iş sözleşmesi olduğunun kabulü gerekir.
5580 sayılı Özel Öğretim Kanunu’ndan önce yürürlükte olan 625 sayılı kanunun 32/son maddesindeki hüküm olan “Süresi öğretim yılı içinde sona, eren sözleşmeler öğretim yılı sonuna kadar kendiliğinden yenilenmiş sayılır” hükmü 5580 sayılı kanununda yer almamıştır. Bu hüküm 5580 sayılı yasa döneminde eğitim elemanı ile yapılacak iş sözleşmesinin asgari süreli olduğunu ve ilk asgari süreli sözleşme düzenlenmesinden sonra, yeniden yapılmasının belirli süreli sayılmasını gerektirmediği gibi tekrar asgari sürenin kabul edilmediğini göstermektedir.
Asgari süreli sözleşmeler, tarafların bildirimli fesih haklarını asgari bir süre için ortadan kaldırdıkları belirsiz süreli sözleşmelerdir. Tarafların öngördükleri asgari sürenin bitimi ile sözleşme kendiliğinden sona ermemekte, sözleşme belirsiz süreli olarak devam etmektedir. Bu özelliği nedeniyle asgari süreli sözleşmeler belirli süreli olarak kabul edilmemektedir. Belirsiz süreli olarak kabul edilmelerinin nedeni tarafların sözleşmenin sona erme zamanını belirlememiş olmalarıdır. Belirsiz süreli kabul edildikleri için asgari süreli sözleşmenin işveren tarafından sona erdirilmesi halinde işçi şartları varsa iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir(MOLLAMAHMUTOĞLU, H; İş Hukuku, 3.Bası, Ankara, 2008, s.318).
5580 sayılı yasa kapsamındaki eğitim personeli için en az bir takvim yılı içi yazılı sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim yılı devam ettiğinde eğitim personeli ile yasadan kaynaklanan yeni bir asgari süreli sözleşme imzalanmaktadır. Eğitim ve öğretim devam ederken, takvim yılı içinde ayrılan öğretmen yerine kalan süre için belirli süreli iş sözleşme yapılması olanağı vardır. Bu bir objektif neden kabul edilebilir. Ancak eğitim ve öğretim başına asgari süreli sözleşme yapıldıktan sonra eğitim ve öğretim devam ettiği için belirli süreli iş sözleşmesi yapılması için esaslı ve yenilenmesi içinde objektif neden olmadığı sürece eğitim personeli ile yapılan ilk sözleşmenin asgari süreli olarak kabulü gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; yukarıda yazılı ilke kararı uyarınca davacının davalılara ait iş yerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında çalıştığı anlaşıldığından, davacının iş akdinin haklı neden olmadan feshedilmesi nedeni ile davacının kıdem tazminatının yanı sıra ihbar tazminatına da hak kazanacağı görülmüştür. Bu nedenle mahkemece ihbar tazminatı talebinin reddi hatalıdır.
3- Yukarıda yazılı madde uyarınca belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışan davacının belirli süreli iş sözleşmesinde mümkün olabilecek bakiye süre ücretine hak kazanması mümkün değildir. Bu nedenle talebin reddi gerekirken, kabulü hatalıdır.
4- Mahkemece; davacının ücret alacaklarının zamanında ödenmediğini iddia ederek her geçen gün için %1 ödeme alacağı talebine dair zamanaşımına uğramayan dönem açısından; 625 sayılı özel öğretim kurumları kanununda süresinde ödenmeyen ücret alacağı ile ilgili her bir geçen gün için %1 fazlasıyla ödeme yükümlülüğünün, 14/02/2007 tarihinde yürürlüğe giren 5580 sayılı yasada süresinde ödenmeyen ücret için her geçen gün %1 fazlasıyla ödeme yapılacağına ilişkin bir düzenleme yer almaması nedeni gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de; taraflar arasında düzenlenen 2007 - 2008 yürürlük tarihli sözleşmenin 6- d bendinde tarafların bu konuda anlaştıkları, yasal dayanağı olan kanunun yürürlükten kaldırılmasının sözleşme hürriyeti karşısında hüküm ifade etmediği anlaşıldığından, zamanaşımına uğramayan dönem açısından, zamanında ödenmeyen ücret alacağının tespiti ile gecikme zammı talebinin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.