Davacı M.. B.. vekili Avukat Zühal tarafından, davalılar Ş.. K.. vd aleyhine 29/01/2013 gününde verilen dilekçe ile kurum zararının tazmininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı Ş.. K.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kurum zararının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalılardan Ş.. K.. tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı Ş.. K.."nun öğretmen evi müdürü, diğer davalının da müdür yardımcısı olarak görev yaptıkları dönemde öğretmen evinde ücret ödemeden kaldıklarını, haksız yere fazla çalışma ücreti aldıklarını, ödenen fazla çalışma ücretlerinden kesilmesi gerekirken vergilerin kesilmediğini, kurum adına idari para cezaları, vergi cezaları ve sosyal güvenlik kurumunca ceza kesilmesine neden oldukları ve kasa açığı bulunduğunu belirterek, oluşan idare zararının sebebiyet veren davalılar tarafından giderilmesi isteminde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı Ş.. K.. hakkında Bolu Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2012/144 Esas, 2013/134 Karar sayılı dosyasında sanık sıfatıyla zimmet suçundan kamu davası açıldığı, davaya esas olayların davalı-sanığın öğretmen evi müdürü olarak görev yaptığı dönemdeki eylemleri olduğu, ceza mahkemesince mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır. Ancak bu kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 53. maddesi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı T.B.K."nun 74 md. uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul olunmaktadır. Dava konusu olayın özelliği nedeniyle ceza mahkemesindeki davanın kesinleşmesi beklenmeli ve ondan sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.