19. Hukuk Dairesi 2015/16999 E. , 2016/7445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit-birleşen menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı ... vekili, müvekkilinin dava dışı borçlu .......’nun kullandığı Kooperatif Kredileri Sözleşmesi’ne kefil olduğunu, borcun ödenmediği gerekçesi ile girişilen icra takibinin haksız olduğunu ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, fazla ödenen paraların istirdadına, % 40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davacısı ............... vekili de aynı iddialarla menfi tespit, istirdat ve tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı banka vekili, davacıların doğrudan gelir desteği ödemesinden yapılan tahsilatların iadesi talepli davalar açtığını, bu davalar kabul edilince müvekkili bankanın evvelce tahsil ettiği tutarları iade ettiğini, bu nedenle takibe devam edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davaların reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davaların reddine ilişkin 16/02/2010 Tarih, 2008/100 Esas, 2010/80 Sayılı kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14/12/2010 Tarih, 2010/4483 Esas, 2010/14233 Sayılı ilamında belirtilen "Dava, İİK.nun 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit davasında borçlunun dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktar varsa saptanıp buna göre hüküm kurulmalıdır. Bu durumda, mahkemece somut olayda davadan önce yapılmış olan ödemeler de gözetilerek davacı kefillerin dava tarihi itibariyle borçluluk durumları ve borçlu olmadıkları miktar saptanarak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken ödemeler düşülmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçelerle hüküm davacılar yararına bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi raporu doğrultusunda davacı ..."ın fazladan ödenen 1.871,88 TL yönünden borçlu olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden, önceki hükmün temyiz edilmemesi nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı ............... vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazları yönünden, birleşen dava yönünde de bozma kararı verildiğinden birleşen dava yönünden de yargılama yapılarak esasa yönelik bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Asıl davada verilen hükme yönelik davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden, 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890 TL’dir.Temyize konu edilen miktarın 1.871,88 TL olması nedeniyle 02/12/2014 tarihli karar davalı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün ¾ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
3-Asıl davada verilen hükmün davacı vekili tarafından temyizi yönünden, dava icra takibi nedeniyle borçlu olmadıklarına ilişkin menfi tespit davasıdır. Takibe dayanak kredi sözleşmesi uyarınca inceleme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken takipte gösterilmeyen kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun da değerlendirilmeye alınması doğru değildir. Mahkemece bozma ilamından sonra alınan ve hükme dayanak olduğu belirtilen 29/05/2013 tarihli bilirkişi raporuna yapılan itirazları karşılar şekilde ek rapor alınmadan ve hükme esas alınan rapordaki tespitlerde yer almayan alacak miktarına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte belirtilen sebeplerle birleşen davada verilen hükmün davacı lehine bozulmasına, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle asıl davada verilen hüküm yönünden davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine, (3) nolu bentte belirtilen sebeplerle asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.