17. Hukuk Dairesi 2015/7111 E. , 2018/309 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının işleten/sürücüsü olduğu aracın, davacı ..."in idaresindeki araca tam kusurlu olarak çarpmasıyla oluşan kazada davacıların yaralandığını, davacı ..."nin yüzünde sabit iz meydana geldiğini ve omurgasındaki kırık nedeniyle hareket güçlüğü yaşadığını, davacı ..."e ait araç kullanılamaz hale gelmesine rağmen sigorta şirketi tarafından gerçek zarar bedelinin altında 3.250,00 TL. hasar bedeli ödendiğini, davacıların maddi ve manevi zararlarından davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.500,00 TL. maddi ve toplam 20.000,00 TL. manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, ceza davası sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacıların maddi zararlarının sigorta şirketi tarafından karşılandığını, istenen manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 1.500,00 TL. maddi tazminat ile davacı ... için 7.000,00 TL. ve ... için 4.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin, maddi tazminata ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK"nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu kararda, davacı taraf için hükmolunan maddi tazminatın 1.500,00 TL. olduğu görülmektedir. Karar, anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, hüküm altına alınan maddi tazminat kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden; davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin, diğer yönlere ilişkin temyiz talebi yönünden ise; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacılar lehine manevi tazminatın takdirinde, TBK"nun 56. (eski BK 47.) maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına; karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT"nin 13/1. maddesi uyarınca, reddolunan manevi tazminat bakımından davalı için hükmedilen vekalet ücretinin hesaplanmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre; davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin, davacı taraf lehine hükmolunan maddi tazminata ilişkin kısım yönünden, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
aşağıda dökümü yazılı 639,87 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 29/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.