4. Hukuk Dairesi 2014/4665 E. , 2015/1950 K.- BASIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
- MANEVİ TAZMİNAT
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 24
"İçtihat Metni"Davacı S.. D.. vekili Avukat H.. D.. tarafından, davalı B..Yayıncılık ve Dış Tic. Ltd. Şti. aleyhine 10/02/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 25/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem reddedilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu haberin yayınlandığı 04/01/2012 tarihli www.8sutun.com.tr adlı internet sitesinde ""...Vatandaş; oğlu babasına ağlıyor, sarılıyor, babasına üzülüyor, babası da arabaya üzülüyor... Serkan"ın babası S.. D.."da kazayı duyar duymaz olay yerine koştu. Oğlunun iyi olduğunu öğrenince başladı arabası için ağlamaya... S.. D..; bir sürü söyledim, alma dedim arabayı... Vatandaş; hala arabayı düşünüyorsun, gözünü seveyim sakin ol, arabayı düşünme, araba yerine gelir..."" ifadelerine yer verilmiştir.
Davacı, oğlu S..D.."ın 04/01/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda yaralandığını, davacının ve eşinin kazayı öğrenir öğrenmez kaza yerine gittiğini, oğlunu yaralı olarak görünce şoka girdiğini, kaldırıma oturup ağlamaya başladığını, ancak 04/01/2012 tarihli www.8sutun.com.tr adresindeki haberde yer alan ifadelerle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, zira davacının oğlunun yaralanmasına üzülerek ağlamasına rağmen hasar gören arabaya ağladığı yönünde yayın yapıldığını ileri sürerek, kişilik haklarına haksız saldırıda bulunulduğuu belirterek; uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı ise, haberin gerçek olup, veriliş tarzında hukuka aykırılık bulunmadığını, veriliş şeklinde de davacının kişilik haklarını zedeleyici bir üslup ve tarz kullanılmadığını, haber niteliği taşıdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, haber konusu olan bu anlatımın olay anındaki görünen gerçeğe uygun olduğu, zira davacının kendisinin de "alma dedim arabayı" şeklinde beyanı olduğu gibi, olay yerinde bulunan kişilerin de "arabayı düşünme" şeklinde açıklamalarının olduğu, dolayısıyla haberin görünen gerçeğe uygun olması nedeniyle basın özgürlüğü sınırları kapsamında kaldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının oğlu S.. D.."ın 04/01/2012 tarihinde Maltepe"de trafik kazası geçirdiği, davacı ile eşinin kaza haberini öğrenmeleri üzerine kaza yerine gittikleri, kaza yerinde bulunan basın organları tarafından görüntülü ve yazılı bir çok yayın yapıldığı, davacı tarafından delil olarak dosyaya sunulan dava konusu habere ilişkin ... Ana Haber Bülteni yayın kaydının mahkemece yaptırılan çözümünde haberin ""aracına da oğluna da ağladı"" alt yazısı ile verildiği, haberde; ""...İstanbul Maltepe "de dün akşam 2 otomobil çarpıştı o kazada 4 kişi yaralandı, sürücülerden biri de yaralılar arasında idi. Babası hem onu hemde ağır hasar alan aracı için, daha çok hasar alan aracı için hüngür hüngür ağladı, dediği ve kaza görüntülerini gösterdiği polisin ""arabayı düşünme ya araba yerine gelir"" demesi üzerine davacının ""arabayı düşünmüyorum ben"" diyerek görüntü verdiği, o sırada sağlık görevlisinin ""iyimisin aç gözlerini"" dediğinde davacının ""arabayı alma ..."" sözlerini söylediği, olay yerinde bulunan bir kişinin resmi de çekilmek suretiyle "oğlu kendisine üzüldüğünü sanıyor, arabaya üzülüyor adam , oğlu da baba ağlama diyor" şeklinde konuştuğu bu şekilde görüntünün son bulduğu, davacının polis ve vatandaşlar tarafından arabayı düşünmemesi gerektiği söylemlerine karşı cevaben ""ben arabayı düşünmüyorum"" dediği, kaydın çözümünün hiçbir yerinde ""ben arabaya ağlıyorum"" şeklinde bir ifadesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu haberlere ilişkin basın mensuplarınca çekilen görüntü kaydının çözümüne ilişkin raporun incelenmesinde, davacının dava konusu haberde belirtilen ""Ben arabama ağlıyorum"" şeklinde bir ifade kullanmadığı, aksine çevredeki vatandaşların arabayı düşünmemesi gerektiği yönündeki söylemlerine ""arabayı düşünmüyorum ben" şeklinde cevap verdiği, ""Vatandaş; oğlu babasına ağlıyor, sarılıyor, babasına üzülüyor, babası da arabaya üzülüyor... Serkan"ın babası S.. D.."da kazayı duyar duymaz olay yerine koştu. Oğlunun iyi olduğunu öğrenince başladı arabası için ağlamaya... S.. D..; bir sürü söyledim, alma dedim arabayı... Vatandaş; hala arabayı düşünüyorsun, gözünü seveyim sakin ol, arabayı düşünme, araba yerine gelir"" şeklinde verilen haberde, davacının otomobiline oğlunun canından daha çok kıymet verdiği izlenimi uyandırıldığı, oğlunun kaza yapması nedeniyle olay yerinde oğlunu yaralı ve yerde yatar vaziyette, aracını da hasar görmüş vaziyette bulan davacının olayın şokunda olduğu ve üzüntü yaşadığı dikkate alınmadan sadece arabasına ağladığı izlenimi verir şekilde acılı babanın acısını arttırmak suretiyle yapılan yayın davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmaktadır.
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.