Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/7-442
Karar No: 2011/586
Karar Tarihi: 5.10.2011

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/7-442 Esas 2011/586 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafından tapuda tescilli taşınmazın zilyetliğinin davalı lehine oluşmadığı iddiasıyla Hazine tarafından açılan davada, yerel mahkeme taşınmazın Hazine adına tesciline karar verdi. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi gereğince muhdesatla ilgili kayıtlar tutulmadığından, karar usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı, Hukuk Genel Kurulu tarafından bozuldu. Taşınmazda zilyetlikle edinim koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında uyuşmazlık yaşanmakta olup, Yerel Mahkeme, komşu parsellerin Hazine adına tescil edildiğini belirtti ancak çekişmeli taşınmazın R.Ö. tarafından sürülmüş çalılık alanlarının olması ve tarımsal faaliyet yerine tek bir evin yer alması nedeniyle davalının zilyetlik hakkının oluşmadığına hükmetti. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri de değerlendirildi.
Hukuk Genel Kurulu         2011/7-442 E.  ,  2011/586 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Elmalı Kadastro Mahkemesi
    TARİHİ : 27/01/2011
    NUMARASI : 2009/62-2011/1

            Taraflar arasındaki “Tespite itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Elmalı Kadastro Mahkemesinin davanın kabulüne  dair verilen 12.9.2008 gün ve 156-170 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 12.6.2009 gün ve 6345-2410 sayılı ilamı ile;
    (“...Kadastro sırasında 110 ada 8 parsel sayılı 513,59 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, satın alma ile geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı M. Z. Ç. adına tespit edilmiştir. Davacı hazine taşınmaz üzerinde davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne taşınmazın arsa vasfı ile davacı hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
                Dava ve temyize konu 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazla  ilgili mahkemece, hazine tarafından açılan davanın  kabulüne  karar  verilmiştir.  Nevarki, varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Mahkemece 3 kişilik  ziraat  bilirkişisi  kurulu raporuna  itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına, aksi ispat edilemeyen tutanak içeriğine göre taşınmazın öncesinin S.E..isimli şahsın tarlası olduğu, S. E.’nin  taşınmazı diğer dava dışı aynı ada 4, 5, 6, 7 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarla  bir  bütün  olarak  sürüp  ekerken,  daha sonra  R.  Ö.’a  sattığı,  R. Ö.’ın da  aynı şekilde zilyetliğini sürdürdüğü, adı geçenlerin zilyetlikleri sırasında  taşınmaz üzerinde yer yer çalı öbeklerinin bulunmasının zilyetlikle iktisaba engel olmadığı, R. Ö.’ın dava konusu taşınmazı İ. İ.’a satıp zilyetliğini devrettiği, davalının da 28.11.2002 tarihli senetle taşınmazı İbrahim İnan’dan satın almak suretiyle taşınmaz üzerine mevcut binayı yaptırdığı,  böylece dava konusu taşınmaz üzerinde davalı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden mahkemece hazinenin davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir...”)
    gerekçesiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

              TEMYİZ  EDEN: Davalı   

       HUKUK GENEL KURULU KARARI

              Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Davacı Hazine vekili, davalı adına kadastro sırasında tespit edilen 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın zilyetlikle edinim koşullarının davalı lehine oluşmadığı, taşınmazın imar ihya edilmediği, parsel üzerinde tarımsal faaliyetin olmadığı iddiası ile çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda davalı lehine zilyetlikle edinim koşulunun oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalının temyizi üzerine Özel Dairece, karar; yukarıya başlık bölümüne aynen alınan gerekçe ile bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı getirmiştir.
    Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; davalı yararına zilyetlikle edinim koşullarının  oluşup oluşmadığı, noktasında toplanmaktadır.
    Çekişme konusu 110 ada 8 parsel sayılı taşınmaz, 513,59 m2 miktarla bir katlı kargir ev ve arsası vasfı ile, senetsizden 14.12.2006 tarihinde davalı M. Z. Ç.  adına tespit edilmiştir.
    Kadastro tutanağının edinim kısmında 110 ada 4 ila 9 no arası parseller bir bütün olarak R.Ö.’ın ceddinden intikalen ve taksimen gelme malı olduğu,anılan kişi tarafından bu şekilde 20 yılı aşkın kullanılırken, 1998 yılında haricen 110 ada 4,5,6,7,8 ve 9 nolu parseller olmak üzere 6 parçaya ayırarak şahıslara sattığı, 8 nolu parseli de M. Z.Ç.’a sattığı, anılan kişinin de 2002 yılında  bir katlı kargir ev yaptığı belirtilmiştir.
    Bilindiği üzere bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için, taşınmaz malın öncelikle zilyetlikle edinime elverişli yerlerden olması, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla kullanılması gerekmektedir.
    Mahkemece çekişmeli taşınmazda 7.2.2008 tarihi ve 1.7.2008 tarihinde iki keşif yapılmış olup, gerek ilk keşfe katılan zirai bilirkişice sunulan 13.2.2008 tarihli raporda,gerekse ikinci keşifte sunulan 7.7.2008 tarihli üç kişilik zirai bilirkişi kurulu raporunda;çekişme konusu taşınmazın öncesi itibariyle çalılık vasfında olduğu ve tarımsal faaliyete dayalı imar ihya yapılmadığı belirlenmiştir. 
         3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun  17.maddesine göre; orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
    Her ne kadar keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tutanak tanıkları çekişmeli taşınmazda çalılık aralarının R.Ö. tarafından sürüldüğünü,davalının taşınmazı alımından sonra ev yaparak kullandığını bildirmişlerse de,zirai bilirkişi raporlarıyla doğrulanmayan beyanlara itibar edilemez. Kaldı ki, taşınmazın tarım amaçlı kullanılması, imar ihya edilmesi gerekli olup, tek başına ev yapılması da zilyetlikle edinim için yeterli değildir.
     Öte yandan çekişmeli taşınmazla evvelinde bir bütün olarak aynı koşullarda kullanıldığı belirlenen komşu 110 ada 4 ve 5 nolu parsel sayılı taşınmazlar hakkında Hazine tarafından aynı iddialarla açılan dava sonucunda, taşınmazların Hazine adına ham toprak vasfı ile hükmen tescil edildiği; 6,7 ve 9 nolu parsellerin ise arsa vasfı ile  Hazine adına tesciline karar verildiği  ve kararın derecaattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
        O halde, Yerel Mahkemece verilen, 8 parsel nolu çekişmeli taşınmazın davalı lehine zilyetlikle edinim koşulları oluşmadığından, Hazine adına tesciline ilişkin direnme kararı yerindedir.
    Ne var ki, 3402 Sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir.
    Mahkemece, bu açık hükme ve çekişme konusu 8 nolu parsel üzerinde davalı tarafından ev yapıldığı dosya kapsamı ile belli olmasına karşın, muhdesatla ilgili anılan madde uyarınca bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde şerh verilmesi konusunda bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle, direnme kararının açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulması gerekir.
    S O N U Ç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun

    429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,  5.10.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
     

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi