3. Hukuk Dairesi 2014/10625 E. , 2015/2628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2014
NUMARASI : 2013/156-2014/88
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; işyerindeki elektrik sayacının, davalı tarafından değiştirildikten sonra, 2.681,30 TL"lik fatura tahakkuk edildiğini, davalı tarafa ödenmemiş borcunun olmadığını belirterek, tahakkuk edilen faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafa ait sayacın 22.02.2013 tarihinde değiştirildikten sonra incelemeye gönderildiğini, yapılan inceleme neticesinde sayacın disk mili alt yatağının aşınmış ve paslanmış olduğundan, eksik kayıt yaptığının tespit edilmesi üzerine, ilave fatura tahakkuk edildiğini ileri sürerek; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı, duruşmalardan haberdar olmadığını, tarafına tebligat yapılmadığı için davayı takip etme imkanı olmadığını ileri sürerek, hükmü temyiz etmiştir.
HMK"nun 27.maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Davanın taraflarından habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün değildir. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Yargı organları her iki tarafın iddia ve savunmaları ile delillerini değerlendirip, hangi maddi ve hukuki sebeplerle karar verdiklerini gerekçelerine yansıtmalıdırlar.
Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağrılması ve taraf teşkilinin sağlanması gerekir.
Tebligat Kanunu"nun 17.maddesine göre, belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ, aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bu şekilde yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için muhatabın o yerde bulunmadığının tebliğ evrakına yazılması gerekir.
Somut olayda; duruşma gününü bildirir tebligat, davacının işyerinde bulunmama sebebi belirtilmeden, çalışanına tebliğ edildikten sonra, mahkemece 04.12.2013 tarihinde duruşma açılmış, davacı tarafın duruşmaya iştirak etmemesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, bilahare mahkemenin 19.03.2014 tarih ve 2014/88 sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece, yapılan yargılama usul ve yasaya ve özellikle açıklanan HMK’nun 27.maddesine uygun değildir. Mahkemece, davacının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, yokluğunda yargılamaya devam edilerek, davacıya savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacıya usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak, taraf delilleri toplanıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.