10. Hukuk Dairesi 2016/13663 E. , 2019/2330 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 18.01.2003 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masraflardan oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
506 sayılı Yasanın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeniyle daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza dosyaları varsa, bu dosyalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir.
Maddi olguyu tespit ederken, Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca (TBK madde 74.) hukuk hakimi, ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı olmayıp, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlı olduğu dikkate alınmalı, 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun, rücu davasında bağlayıcı nitelikte değilse de güçlü delil niteliğinde bulunduğu hususu gözetilmelidir.
Somut olayda, 18.01.2003 tarihinde, davalı işverene ait iş yerinde çözgücü olarak çalışan sigortalı çözgü makinesinin taraklarının üzerinde biriken elyaf,tozlu pamuk gibi maddeleri almak için sağ elini silindirin üzerinden taraklara uzattığı anda sağ kolunu silindire kaptırarak sürekli iş göremez durumuna giren sigortalının maruz kaldığı iş kazasıyla iligili olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince düzenlenen 31.01.2007 tarihli soruşturma raporunda,sigortalının çalışır vaziyetteki makinenin tehlikeli bölgeye elini uzatarak biriken elyaf parçalarını temizlemeye çalışması nedeniyle %80, davalı işverenin ise makinanın ön tarafında bulunan mekanik ve fotosel durdurucunun çalıştığı ancak birkaç devir döndükten sonra makineyi durdurduğu, anında silindiri durduracak bir mekanizmanın olmadığı gerekçesiyle %20 oranında kusurlu olduğu yönünde belirleme yapılmışken, somut olaya dair kesinleşmiş ceza dava dosyasında hükme esas alınan kusur raporunda ise sigortalının dalgınlığından dolayı kazanın meydana geldiği belirtilip sigortalıya 4/8 oranında kusur verilmiş, 4/8 oranında ise öngörülemeyen nedenlerin etken olduğu belirtilerek bu dosyada yargılanan ... (iş güvenliğinden sorumlu idari işler müdürü), ... (vardiya amiri), ... (çözgü ustası) hakkında beraat kararı verilmiş, işbu davada ise Mahkemece esas alınan her iki kusur raporunda da davalı işverenin müdahale anında makineyi durduracak mekanizma olmadığı gerekçesiyle %70 oranında, sigortalıya ise tedbirsizlik dikkatsizlik nedeniyle %30 oranında kusur izafe edilmiş, Mahkeme tarafından ise alınan kusur raporları yerine kesinleşen tazminat dosyasında hükme esas alınan kusur raporunda belirtilen davalı işverenin çözgü makinesi üzerinde biriken elyaf parçalarının güvenli şekilde temizlenmesi için uygun el aletinin verilmemesi, çalışan makineye elle müdahale halinde duruduracak uygun mekanizmanın olmaması nedeniyle %75 oranında, sigortalının ise çalışır vaziyetteki makineye müdahalesi nedeniyle %25 oranında verilen kusur oranları esas alınarak karar verilmiştir. Bu durumda müfettiş raporu, ceza dosyası ve işbu dosyada kabul edilen maddi olgu ile kusur oran ve aidiyetinde çelişki bulunmaktadır.
Bu durumda aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, Mahkemece öncelikle çalışır vaziyetteki çözgü makinasında biriken elyafların elle temizlenmesinin işyerinde normal bir davranış, işyeri uygulaması olup olmadığı, işçinin bu makinada deneyimli bir işçi olup olmadığı, sigortalının kendi baskın kusuruyla makinaya eliyle müdahale edip etmediği hususlarının belirlenerek maddi olgu açık ve net bir şekilde belirlenmeli, müfettiş raporu, ceza ve tazminat dosyalarındaki kusur oran ve aidiyetleri de gözetilmek suretiyle, zararlandırıcı sigorta olayındaki kusur oran ve aidiyetleri konusunda çelişkiler de giderilmesi hususunda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.