8. Hukuk Dairesi 2020/2366 E. , 2021/1053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptal ve Tescil, Olmadığı Takdirde Katkı Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, katkı payı alacağının kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili; evlilik birliği içinde bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek satın alınıp davalı kadın adına tapuda tescil edilen üç parça taşınmaz yönünden öncelikle davacının katkısı tespit edilerek bu oranda taşınmazların adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Bozma sonrası harcını yatırmak suretiyle sundukları 14.01.2020 tarihli dilekçeyle talep miktarı 127.760,37 TL"ye arttırılmıştır.
Davalı ... vekili; davacının katkısının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma öncesi ilk kararda, dava konusu taşınmazların davacı tarafından davalıya bağışlandığı, davacı tarafından BK hükümleri çerçevesinde bağışlamadan dönme şeklinde bir iradenin ileri sürülmediği, bağışlanan taşınmazların alımı sırasında kullanılan ve davacı tarafından karşılanan paralar nedeniyle katkı payı istenilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Dairenin 2012/875-7570 Esas-Karar sayılı ilamıyla, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin eksiksiz toplanması, her iki tarafın da var ise, çalışmalarına ait bilgi ve belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması veya yurt dışında bulunan belgeler bakımından taraflara süre ve imkan tanınmak suretiyle getirtilip dosya arasına konulması, tarafların kişisel harcamalarının kişisel gelirlerinden düşürülmesi, 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi ve davacı eş açısından gözönünde bulundurularak tarafların, ayrı ayrı katkı payı oranları ile katkı alacaklarının uzman bilirkişiler aracılığıyla saptanması, oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu bağış olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna işaret edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Mahkemece, bozma sonrası önceki kararda direnilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazı üzerine Hukuk Genel Kurulunca yapılan inceleme neticesinde 2013/8-2418 Esas ve 2015/2406 Karar sayılı ilamıyla davacının evlilik birliği içinde diğer eşin edinimlerine yaptığı katkı birliktelikten doğan dayanışma kapsamında, kendisinin de yararlanacağı düşüncesiyle yapılmış olduğundan, bağış amacı gütmeyen bu katkının, mal rejiminin sona ermesi halinde davacı tarafından istenebileceği, hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma ilamına uyularak işin esasına girilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna işaret edilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının katkı payı alacağı talebi yönünden kabulü ile 127.760,37 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 11.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağına faiz talebi bulunduğu takdirde dava dilekçesindeki miktar yönünden dava, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekir. Kararda faiz başlangıcı tarihleri infazda karışıklığa veya duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir (HMK.mad.297/2).
Açıklanan nedenlerle, mahkemece, katkı payı alacağına ilişkin alacak isteğine, dava ve ıslah tarihi dikkate alınarak faiz hükmedilmesi gerekirken faiz başlangıcının tüm alacak yönünden dava tarihinden başlatılması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün (2.) bentte açıklanan sebeple hüküm fıkrasının ilk bendinde geçen "127.760,37 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 11.02.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birklikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine," ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine "127.760,37 TL katkı payı alacağının 50.000,00 TL kısmının dava tarihi olan 11.02.2008 tarihinden itibaren, bakiye kısmının ise ıslah tarihi olan 14.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline," rakam ve kelimelerinin yazılmasına, HUMK"un 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.