15. Ceza Dairesi 2020/6410 E. , 2020/11956 K.
"İçtihat Metni"
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/11/2019 tarihli ve 2019/178326 soruşturma, 2019/96905 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/01/2020 tarihli ve 2019/5977 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 04/05/2020 gün ve 94660652-105-34-6334-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/05/2020 gün ve 2020/48032 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut soruşturma dosyasına konu olayda, müşteki vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde, şüphelinin müvekkil şirket bünyesinde güvenlik müdürü olarak çalıştığını, çalışmış dönem içerisinde istihdam edilen özel güvenlik görevlilerine çalışmadıkları döneme ilişkin fazla mesai yazdırıp hesaplarına yatırıldıktan sonra hataen yazıldığını söyleyip geri alınmasını müteakip müvekkil şirkete geri ödemeyerek zarara uğrattığını beyan etmesi karşısında, şüpheli ve dilekçe ekinde isimleri ve olayı doğrular mahiyette yazılı beyanları yer alan tanıklar dinlenilmeden ve herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği gözetilmeden, soruşturmanın genişletilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde, şüphelinin müvekkil şirket bünyesinde güvenlik müdürü olarak çalıştığını, çalışmış dönem içerisinde istihdam edilen özel güvenlik görevlilerine çalışmadıkları döneme ilişkin fazla mesai yazdırıp hesaplarına yatırıldıktan sonra hataen yazıldığını söyleyip geri alınmasını müteakip müvekkil şirkete geri ödemeyerek zarara uğrattığını beyan etmesi karşısında, şüpheli ve dilekçe ekinde isimleri ve olayı doğrular mahiyette yazılı beyanları yer alan tanıklar dinlenilmeden, paraların ne şekilde kime teslim edildiği belirlenmeden ve herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği gözetildiğinde kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/01/2020 tarihli ve 2019/5977 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.