22. Hukuk Dairesi 2017/45014 E. , 2018/3788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü"nde kadroya geçmeden önceki dönemde mevsimlik işçi olarak çalıştığı ancak bu hizmetlerinin kıdeminden sayılmadığını, geçici işçilikte geçen çalışmaların kıdeminden sayılarak derece ve kademesinin tespiti ile yeni derece ve kademesi dikkate alınarak ilk kadroya geçişlerinden itibaren toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının geçici işçi olarak işe başlayıp kısmi süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığını, 26.10.2000 tarihli protokol gereğince daimi işçi olarak kadrosuna geçinceye kadar bir tam yıl çalışmadığını dolayısıyla idare ile Yol İş Sendikası arasında akdedilen toplu iş sözleşmesinin ilgili maddelerinde düzenlendiği şekliyle kademe ve derece yükselmesinin şartlarını sağlayamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelemesinde karar, davacının ücretine esas alınan derecesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuş; anılan bozma ilamına uyulmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Somut olayda, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde hükme esas alınan 11.08.2017 tarihli hesap raporunda bozma gereklerine göre hesaplama yapılmadığı, zira davacının ücreti 30.05.2008 tarihinden itibaren bozma ilamında belirtilen şekilde 12. derece üzerinden hesaplanması gerekirken bu hususun sadece 01.03.2011-14.07.2011 tarihleri arası dönem yönünden değerlendirildiği anlaşılmıştır. Hal böyle iken Mahkemece, bozmaya uyulmakla gerçekleşen usuli kazanılmış hak nazara alınarak, hükmüne uyulan bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup tekrar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 15.02.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.