Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon 3.Asliye Hukuk Mahkemesince son olarak davanın reddine dair verilen 15.10.2009 Tarih ve 250-301 sayılı kararın incelenmesi davacı yan vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 13.4.2010 Tarih,13873-4221 sayılı ilamı ile;
(…Dava,ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın 26.02.2001 tarihli akitle vesayet altına alınan ve yargılama sırasında vefat eden kısıtlı S....tarafından davalıya temlik edildiği, bu işlemin ehliyetsizlik ve hile ile sakat bulunduğu ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan soruşturma sonucu, taşınmaz maliki Süheyla’nın temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesinin 17.07.2009 tarihli raporu ile belirlenerek, hukuki ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne varki, hile iddiası yönünden hükme yeterli bir araştırmanın yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K’nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeleri kapsar biçimde, hükme yeterli bir araştırma yapılması davacıların miras bırakanı Süheyla’nın dava konusu taşınmazı temlikinde yanıltılıp, yanıltılmadığının tarafların tüm delilleri toplanarak saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davada ileri sürülen bu iddia yönünden eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir...)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı yan vekili, vesayet altındaki S.D....’nin 113 ada 4 nolu parseli davalı şirkete temlik ettiğini, ancak S....’nın akıl hastalığı bulunduğunu; ayrıca yapılan işlemin hile ile sakat olduğunu taşınmazın kısıtlının yeğeni F....’nin el ve işbirliği sonucu davalı tarafça alındığını ileri sürüp, tapu iptal ve tescil istemiştir.
Mahkemece, davanın gabine dayalı olarak açıldığı ve kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karar Özel Dairece,davanın ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığı,davada ehliyetsizlik iddiasının araştırılmadığı gerekçesi ile bozulmuş; ahkemece bozma ilamına uyularak Adli Tıp Kurumundan alınan rapor neticesinde bu kez de ehliyetsizlik iddiasının ve gabin iddiasının sabit olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Davacı yanın temyizi üzerine Özel Dairece yapılan incelemede, ehliyetsizlik iddiaları yönünden temyiz itirazları reddedilmiş;ancak davada dayanılan hile iddiasının araştırılmadığı gerekçesi ile hüküm yeniden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, davacı tarafın baştan beri hile iddiasına dayandığı, buna ilişkin tanık dinlendiği, dinlenen tanıkların da hileye ilişkin herhangi bir görgü ya da bilgi aktarmadıkları, taraflara 02/02/2006 tarihli oturumda tüm kanıtlarını ibraz etmeleri için kesin süre verildiği ve buna göre taraf kanıtlarının toplandığı, yargılamada karşılıklı edimler de değerlendirilerek bu doğrultuda edimlerin denkliği göz önüne alınarak davacının davasının reddine karar verildiği, bu haliyle hile iddiasının varlığının ancak tarafa, hatalı işleme sürükleyerek mamelekinde diğer taraf lehine olmak üzere azalmayı sağlamak olan bu eylemin varlığını da bu haliyle kabul etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle ve edimlerin denkliği karşısında gabin ve kanıtlanamayan hata ve hilenin bulunmadığı, devredenin de fiil ehliyetini kısıtlayan herhangi bir rahatsızlığının olmadığı gerekçeleri ile direnme olarak adlandırdığı hükmü kurmuş; hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece direnme olarak adlandırılan hükmün, bozmadan esinlenilerek önceki kararda yer almayan hile değerlendirmesinin yapılmış olması karşısında, kurulan hükmün gerçekte direnme mi, yeni bir hüküm niteliğinde mi olduğu, varılacak sonuca göre de temyiz incelemesinin Özel Dairece mi Hukuk Genel Kurulu’nca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir(1086 s. HUMK.429 mad.).
Eş söyleyişle; bozulan ilk kararda yer verilmiş olan hususların direnmeye konu edilmesi ve gerekçenin ancak yine ilk kararda yer alan ana çerçeveden çıkmadan, ilk gerekçeyi güçlendirmeye yönelik yasal sınırlarda genişletilmiş olması, bozmadan sonra bozma içeriğinden esinlenilerek bir araştırma yapılmaması veya karar verilmemesi gerekmektedir.
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek yeni bir inceleme yaparak, gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; mahkemece ilk kararda hileye ilişkin değerlendirmelere ilk kararda hiç yer verilmemiş, bozmadan esinlenilerek ve bozmada işaret olunduğu şekilde sonraki kararda hile konusunda değerlendirme yapılmıştır.
Bu durumda, ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir.
O itibarla dosya yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklandığı üzere, davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 1. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.09.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.