14. Hukuk Dairesi 2016/8606 E. , 2017/869 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.07.2010 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, 2. Kademede tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı gelininin dava konusu... ada... parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 numaralı bağımsız bölümü birlikte oturmak amacıyla bankadan kredi kullanmak suretiyle satın aldıklarını ancak taşınmazın tamamının davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile 1/2 payın müvekkili adına tescilini, olmadığı taktirde 1/2 payın değeri olan 40.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, asıl davanın reddini savunmuş; birleştirilen davada ise davacının herhangi bir hakkı olmaksızın dava konusu taşınmaza el attığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 10.10.2013 tarihli ve 2013/12165 Esas 2013/13032 Karar sayılı ilamı ile davacının taşınmazın rayiç bedelini değil ancak verdiğini iddia ettiği bedeli talep edebileceğinin önceki ilamda belirtildiği, yani davacı tarafından ispat edildiği taktirde mahkemece satış bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiğinin vurgulandığı, bu durumda çoğun içinde az da vardır kuralı gereği, ayrıca usul ekonomisi de gözetilerek davacının ikinci kademedeki satış bedelinin iadesine yönelik talebinin değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Dairemizin 07.02.2013 tarihli 2012/14876 Esas 2013/1668 Karar sayılı düzeltilmiş gerekçe ile onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 16.471,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; birleştirilen dava hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz edilmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin birleştirilen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.