11. Hukuk Dairesi 2018/1552 E. , 2018/3339 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ....Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/07/2013 tarih ve 2013/460-2013/195 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tasfiye memuru vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, kurum zararının tahsili için açtıkları davada mahkemece tarfalarına şirketin ihyasını talep etmek için süre verildiğini ileri sürerek Tasfiye Halinde ...İnşaat Turizm Emlak Besicilik San. ve Tic. Ltd. Şti."nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Müdürlüğü davanın reddini istemiştir.
Davalı tasfiye memuru vekili; tasfiyenin usulune uygun gerçekleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu, ihya şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı tasfiye memuru vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, limited şirketin ihyası talebine ilişkin olup mahkemece, davanın kabulü ile şirketin ihyasına karar verilmiştir.
İhya davalarının yargılamasının 6100 sayılı HMK"nın 316. maddesinde sayılan işlerden olmaması ve 6102 sayılı TTK"da bu konuda basit yargılamaya tabi olduğuna ilişkin hüküm bulunmaması karşısında, yazılı yargılama usulüne tabi olmasına rağmen tensiben yargılamanın basit yargılama usulüyle yapılmasına da karar verilerek, basit yargılama usulü ile yargılama yapılması ve sonuca varılması doğru görülmemiş, davalı tasfiye memuru vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı tasfiye memuru vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memuru vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı tasfiye memuru yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memuru vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/05/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
1- Hangi tür davaların basit yargılama usulüne tabi olduğu HMK’nın 316.maddesinde sayılmış olup, bunlardan biri de 316/1-g uyarınca “Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler” olarak sayılmış olup, somut olayda, dava, 6102 sayılı TTK’nın 547.maddesine dayalı ve uygulamada isimlendirildiği üzere bir “şirketin ihyası” davası niteliğinde olup davanın tasfiye memuruna yöneltilmiş bulunması, diğer davalının ise “yasal hasım” olması nedeniyle aynı kanunun 1521. Maddesindeki “Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü gözetildiğinde, HMK’nın 316. maddesi uyarınca basit usule tabidir. Esasen, bu nitelikteki davaların, daha uzun bir sürece yayılı olan yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu kabul etmenin yasal dayanağı bulunmadığı gibi, bir ticaret şirketinde, şirket ortağı tarafından açılan bir fesih ve tasfiye davasının, TTK’nın 1521. maddesi uyarınca basit usule tabi bir dava olarak görülmesi gerekirken, eş söyleyişle, ana tasfiye davası basit usulde görülürken ek tasfiye davasının yazılı yargılama usulüne tabi bulunduğunu söylemek için maddi ve mantıki nedenler bulunmamaktadır.
2- Öte yandan, hangi tür davaların basit usüle tabi olduğu HMK’nın 316.maddesinde sayılmakla birlikte, HMK’nın 385.maddesinde yer alan “(1) Çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır. (2) Çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi geçerlidir. (3) Mahkemeler dışındaki resmi makamlara bırakılan çekişmesiz yargı işlerinde uygulanacak usul, ilgili özel kanunlarında belirtilen hükümlere tabidir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, çekişmesiz yargı işlerinde de basit yargılama usulünün uygulanacağı kabul edilmiştir.
3- TTK 382.maddesinde hangi tür davaların çekişmesiz yargılama usulüne tabi olduğu sayılmış olup, “(1) Çekişmesiz yargı, hukukun, mahkemelerce, aşağıdaki üç ölçütten birine veya birkaçına göre bu yargıya giren işlere uygulanmasıdır: a) İlgililer arasında uyuşmazlık olmayan haller. b) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller. c) Hakimin resen harekete geçtiği haller.” olarak sayılmış olup, heyet üyeleri arasında, şirketin ihyası davasının tarafların takdirine bağlı olmadığı, diğer bir anlatımla, yasal hasım konumundaki tasfiye memurunun veya ticaret sicili müdürlüğünün davayı kabulünün sonuç doğurmayacağı konusunda bir tereddüt yoktur. Hakimin resen harekete geçeceği haller yönünden çekişmesiz yargı işi olmakla, HMK 385.maddesi uyarınca da davada basit yargılama usulü uygulanması gerekmekle, yerel mahkeme kararının onanması gerekirken, yazılı yargılama usulünün uygulanması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulması yönündeki Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.