Esas No: 2014/8784
Karar No: 2015/2523
Karar Tarihi: 19.02.2015
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/8784 Esas 2015/2523 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2013
NUMARASI : 2012/83-2013/418
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisinin, 14.12.2010 tarihinde, noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle, dava dışı H. C. "dan araç satın aldığını, aracın çalıntı olduğunun ortaya çıkması üzerine murisin elinden alınıp, gerçek malik İ.. Ö.."e teslim edildiğini, davacı tarafın uğradığı zarardan, kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince araç satış sözleşmesine dayanak vekaletnamenin düzenlendiği Turgutlu .......Noteri ile bu sahte vekaletnameyle satış yapan Alaşehir .....Noterinin sorumlu olduklarını, zira; araç maliki İ.. Ö.."in gerçek nüfus cüzdanında doğum yerinin "B....... olmasına rağmen, sahte nüfus cüzdanında; "Denizli-B......" yazdığını, nüfusa kayıtlı yer bölümünün mahalle kısmında; "Y.......Mahalle" yazılıyken, sahte nüfus cüzdanında sadece "Y......." yazdığını, gerçek nüfus cüzdanını düzenleyen memurlar kısmında; "A. U. , M. T. Ö. " ismi yazılıyken, sahte nüfus cüzdanında; "A. N. ve S. B. " yazdığını, Turgutlu ........Noterinin kimlik paylaşım sistemine (KPS) girip, gerekli kontrolleri yapması halinde bu zararın meydana gelmeyeceğini, diğer taraftan dava dışı H. C. "un, Turgutlu ....Noterliğince düzenlenen sahte vekaletnameyi, Alaşehir ...... Noteri H.. Ç.."e ibraz ederek satışı müvekkillerinin murisine vekaleten yaptığını, sahte vekaletnamenin arkasında araç maliki adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanının fotokopisinin bulunduğunu, noterin KPS sistemine girmesi halinde nüfus cüzdanının sahte olduğunu tespit edebileceğini, davalılardan birinin sahte vekalet düzenlenmesinden, diğerinin ise bu vekaletname ile satış yapmasından dolayı kusurlu olduğunu belirterek; 16.100,00 TL"nin, aracın murisinin elinden alındığı 16.12.2010 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak reeskont faiziyle birlikte davalı noterlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Alaşehir.......... Noteri H.. Ç.. cevap dilekçesinde, imzaya yetkili katibinin, Turgutlı........ Noterliğinden, vekaletnamenin gerçek olup olmadığını teyit alarak satış yaptığını, vekaletname teyidinin ilgili noterlikten yapılması ve vekaletnameye göre satış işleminin gerçekleştirilmesi nedeniyle kendisine yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını, davanın yalnızca Turgutlu ........ Noteri aleyhine açılması gerektiğini, diğer taraftan, yıllarca galericilik yapmış olan davacının, bir aracın kasko değerinden daha düşük fiyata satılması halinde, çalıntı olma ihtimalinin olduğunu bilmesi gerektiğini, davacının kusuru, satış işlemi yapılırken satışa esas vekaletnamenin verildiği noterlikten teyit alınmış olması ve haksız fiil failinin ağır kusuru birlikte değerlendirildiğinde; kendisi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı Turgutlu .........Noteri (hali hazırda Diyarbakır ...........Noteri) N.. A.. cevap dilekçesinde; davacıların dava açma hakkının zamanaşımına uğradığını iddia ederek zamanaşımı def"inde bulunmuş, dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurların bulunmadığını iddia ederek, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirmiş, davacının zararı ile vekaletname arasında illiyet bağı olmadığını, tazminata karar verilebilmesi için illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, dava dışı H. C. hakkında açılan ceza davası dikkate alındığında 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle kendisi açısından illiyet bağının kesildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; zararın oluşmasında davalı noterlerin kusurlarının bulunmadığı, dava dışı üçüncü kişi Halil Coşkun"un kasta dayalı ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sahte belgelerle yapılan araç satışı nedeniyle uğranılan maddî zararın, davalı noterlerden müşterek ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden; dava dışı H. C. "un, araç kiralama işi ile uğraşan dava dışı İ.. Ö.."den, davaya konu aracı kiraladığı ve İ.. Ö.."in kimlik bilgilerini ele geçirerek, İ.. Ö.. adına sahte nüfus cüzdanı hazırladığı, nüfus cüzdanının üzerine kimliği belirlenemeyen dava dışı 3. kişinin fotoğrafını yapıştırarak, bu şahısla birlikte Turgutlu .....Noterliğine gittiği, 13.12.2010 tarih ve 11625 yevmiye nolu işlemle H. C. adına aracın satışı için vekaletname düzenlendiği, H. C. "un, bu vekaletname ile Alaşehir Noterliği"nin 14.12.2010 tarihli satış sözleşmesiyle aracı, davacıların murisine sattığı, aracın çalıntı olduğunun ortaya çıkması üzerine 16.12.2010 günü aracın, davacıların murisinin elinden alınıp, malik İ.. Ö.."e teslim edildiği, H. C. aleyhine Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesi"nde, "Resmi Belgede Sahtecilik" suçundan ceza davası açıldığı, 28.06.2012 tarihli kararla sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, davacıların murisi/alıcı A. S. "ın 03.09.2011 tarihinde vefat ettiği, geride mirasçı olarak; eşi Nadire ile çocukları; R. , A. ve kendisinden önce ölen oğlu Mustafa"dan olma torunları, A. ve A.ın kaldığı, eldeki davanın 16.03.2012 tarihinde alıcı A. S. "ın mirasçıları tarafından açıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre temyize konu uyuşmazlık; araç maliki adına sahte nüfus cüzdanı düzenleyip, aracı, davacıların murisine vekaleten satan dava dışı H. C."un kusurunun, davalı noterlerin eylemiyle, davacı tarafın uğradığı zarar arasındaki illiyet bağını kesip kesmediği noktasında toplanmaktadır.
Noterlik Kanunu’nun 1. maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti olduğu ve noterin, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendirdiği belirtilmiştir. Görevi belge ve işlemlere resmîyet kazandırmak olan noterlerin, yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluktur.
Noterler, devlet adına bir takım kamusal yetkileri de kullanmak suretiyle; belgeleri ve beyanları resmîleştiren ve aksinin kanıtlanmasını güçleştiren hatta neredeyse imkânsız hâle getiren, hukukî sonuçlar doğuracak belgelerin düzenlenmesi yetkisiyle donatılmıştır.
Noterlik Kanunu’nun 82. ve İcra İflas Kanunu’nun 38. maddeleri gereğince; noterlerin düzenlemiş oldukları belgelere ispat gücü ve icra edilebilirlik açısından, özel ve ayrıcalıklı bir konum verilmiştir. Bu kadar önemli bir işin yapılmasıyla yetkili kılınan noterlerin sorumluluklarının da düzenlemeye paralel olması gerekir. Noterlerin uzmanlığına inanan ve güvenen iş sahipleri, yapılan iş ve işlemlerin tam ve sağlıklı olduğu konusunda kuşku duymamalıdırlar. Bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar doğmuşsa noterin bundan sorumlu olması doğaldır.
Noterlerin yaptıkları hizmet dolayısıyla sorumlulukları, hâlen yürürlükte bulunan 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde hüküm altına alınmış olup; stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterlerin, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumlu oldukları, noterin, ödediği miktar için, işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebileceği hükme bağlanmıştır.
Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. Buna göre noter, gerekli özeni gösterdiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Ancak gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Bu husus nedensellik bağının kesilmesidir. Bunun ispatı da davalı notere aittir.
Yargıtay uygulamasında da; noterlerin hukukî sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu genel bir ilke ve prensip olarak benimsenmiştir. Noterin hukukî sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için ortada; noterin veya noter çalışanının bir eyleminin bulunması ve bu eylemden dolayı bir zararın doğması, bu zararla birlikte eylem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu şartlardan birisinin gerçekleşmemesi hâlinde noterin hukukî sorumluluğunun doğmayacağı kabul edilmektedir. Noterin bir kamu hizmeti ifa ettiği de dikkate alınarak sorumluluğun belirlenmesinde normal bir insanın göstereceği özenli davranış değil, aynı işi üstlenen noterlik mesleğinde çalışan bir kişinin göstermesi gereken objektif davranış esas alınacaktır. Buradaki tazminat yükümlülüğü; sorumlu kişinin somut olaydaki bireysel davranışından ziyade daha çok onun toplum ve ekonomi içindeki durumu ile kanunun ona yüklediği ihtimam ve özen görevine bağlanmaktadır.
Noterlerin yaptığı işlemler bakımından söz konusu işlemin gereği gibi yani özen yükümlülüğüne uygun şekilde yerine getirmiş olsaydı zarar oluşmayacaktı denilebiliyorsa noter sorumlu olacaktır. Zira;noter işlemi yaparken gözle görülebilecek bir sahteliğe rağmen işlemi devam ettirmişse ve bu işlemden bir zarar doğmuşsa noter doğal olarak sorumlu olacaktır.
Noterin, ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlaması ve tetkik etmesi yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.
Belgenin sahteliği hususundaki en önemli kıstas belgenin veya kimliğin aldatma yeteneğine (iğfal) sahip olup olmamasıdır. Zarar doğuran işlem veya eylemde aldatma (iğfal) kabiliyetine sahip bir kimlik veya belgesinin kullanılması hâlinde noterin sorumluluğunun doğmayacağının kabul edilmesi gerekir. Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur. Nüfus cüzdanındaki seri ve T.C kimlik numarasının bulunmaması, numaranın on bir haneli olmaması, eksik veya fazla olması, doğum yerinin ilçe veya merkez ilçe olarak yazılmaması, soğuk damganın veya motorlu araç tescil belgesinde mühür bulunmaması, tescil belgesindeki bilgilerin kullanılan kimlik ile veya motor sicil numarası veya şasi numarasının birbirine uymaması gibi hâller “somut sorumluluk nedenleri” olup, noterlerin ve çalışanlarının yapmış oldukları işlemlerde, sorumluluk sebepleri, her somut olayın özelliğine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; davanın çözümü için kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
Tüm bilgiler ışığında somut olayda sağlıklı bir karar verilebilmesi için; sahte vekaletnamenin düzenleme tarihinde kimlik paylaşım sisteminin kullanıma açılıp açılmadığının araştırılması, kimlik paylaşım sisteminde; nüfus cüzdanlarını tanzim edenlerin kimliklerinin görünmesinin mümkün bulunup bulunmadığı ve nüfusa kayıtlı olunan yerin sistemde nasıl yazıldığının açıklığa kavuşturulması, sahte nüfus cüzdanın iğfal kabiliyeti olup olmadığına ilişkin uzman bilirkişiden rapor alınması, her iki noterin sorumluluklarının ayrı ayrı irdelenmesi, eldeki dosya ile ilintili tüm ceza ve soruşturma dosyalarının incelenmesi gerekir.Vekaletnamenin düzenlenmesi sırasında kullanılan sahte nüfus cüzdanının aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulamaz.
Eldeki davada mahkemece, yukarıda sıralanan araştırmaların hiç biri yapılmamış, araç maliki İ.. Ö.. adına, dava dışı 3. kişi tarafından düzenlenen sahte nüfus cüzdanı üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmamış, söz konusu belgenin iğfal kabiliyetinin olup olmadığı hususu üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, vekaletname ve satış sözleşmesinin düzenleme tarihlerinde kimlik paylaşım sisteminin, noterlerin kullanımına açılıp açılmadığının araştırılması, dava dışı araç maliki İ.. Ö.. adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı üzerinde, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı noterlerin sahte belgeyi anlamasının mümkün olup olmadığı ve davalı noterler yönünden, üçüncü kişinin (haksız fiil faili) kusurlu eylemi ile davalı noterlerin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde illiyet bağının kesilip kesilmediği hususlarında, davalı her iki noter açısından ayrı ayrı değerlendirme içeren, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu aldırılarak, davacıların murisinin zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususu da değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.