19. Hukuk Dairesi 2016/1254 E. , 2016/7365 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında PVC sistemleri alımı konusunda anlaşmaya varıldığını, satıma konu 101.100,00 TL miktarlı mala karşılık olarak müvekkilinin davalıya her biri 10.000 TL bedelli 10 adet çek verdiğini, 1.100 TL lik kısmın ise elden nakit olarak davalıya ödendiğini, 53.144,82 TL bedelli malın müvekkiline teslim edildiğini ancak malın anlaşmada kararlaştırılan özellikte olmadığının anlaşıldığını, ayrıca kalan malın da tesliminin gerçekleştirilmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya keşide edilen ihtarname ile sözleşmeden dönülerek ayıplı malın iade alınmasının ve çeklerin iadesinin istendiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, çeklerden 10.05.2012 tarihli çekin bedelinin tahsil edildiğini ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, çeklerin iptaline, sözleşmeye aykırılıktan dolayı doğan zararın gönderilen mal bedeli olan 53.144,82 TL"den mahsup edilerek kalan miktar kadar malın davalı tarafından iade alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının faturaya süresi içinde itiraz etmediğini, davacıya malların bir kısmının Nisan 2012, kalan kısmının ise sonradan gönderilmesi konusunda şifahen anlaşıldığını, müvekkilinin kalan malı davacıya teslimine hazır olduğunu, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, malın ayıplı olmadığını belirterek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, dava konusu malların tarafların anlaştığı şekilde olan 45 mm L kasa olmayıp, 40 mm L kasa olduğu, dava konusu çeklerde hamillerin iyi niyeti korunduğundan çeklerin iptali yönündeki talebin yerinde görülmediği, davacının davalı tarafa borçlu olmadığı ve ödemiş olduğu paraların iadesi(istirdat) taleplerinde haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne davacı şirketin menfi tespiti istenen 90,000,00 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı şirketin göndermiş olduğu ve hatalı olduğu anlaşılan 53.144,82 TL değerindeki malların, masrafı davalı tarafça karşılandığında davalıya iadesine, çeklerin iptali isteminin reddine, davacının davalıya ödemiş olduğu 7.100,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalı şirket aleyhine %20"si oranında kötü niyet tazminatına, tahsil edilen 10.000,00 TL değerindeki çek bedelinin, çekin ödendiği tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacı tarafa hüküm altına alınan 17.100,00 TL alacağı yönünden davalıya ait olan ve elinde bulundurduğu davalı malları üzerinde hapis hakkı verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşmenin haklı nedenle feshinden dolayı ayıplı malın iadesine ve çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile varılan sözlü anlaşma uyarınca davalıdan tedarik edilecek mallara karşılık olarak çekler ve nakit ödemede bulunulduğunu, gönderilen bir kısım malın istenilen özellikte olmadığını, kalan malın da teslim edilmediğini, sözleşmenin feshedildiğini iddia ederek ayıplı malın iadesi ve çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini istemiş, davalı çeklerin ve ödemelerin avans olarak alındığını, gönderilen malın ayıplı olmadığını, kalan malı teslime hazır olduklarını, davacının kötü niyetli olarak sözleşmeyi feshettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Somut olayda, dava konusu çeklerin ve ödemelerin avans olarak verildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı faturaya konu malların ayıplı olduğunu ve sözleşmede yazılı özellikleri taşımadığını iddia etmiş ise de, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu durumda davacı, davalı tarafından teslim edilen malların sözlü anlaşmaya aykırı olduğunu yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Bunun yanısıra taraflar arasındaki iş ticari alım satımdan kaynaklanmasına göre davacı yasal süreler içerisinde davalıya usulüne uygun ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edememiştir. Bu nedenle davacının ayıba ilişkin itirazı dinlenemez.
Teslim edilmeyen mallar yönünden ise davacının davalıyı temerrüde düşürmediği ve davalının bu malları teslime hazır olduğunu beyan etmesi karşısında teslim edilmeyen mallara ilişkin olarak davacının çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Öte yandan davacı ile ticari ilişkinin adi ortaklık arasında olduğu ve davanın adi ortaklığa yönelik olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Ne var ki dava dilekçesinde ve gerekçeli karar başlığında "..."" denilmiş ve adi ortaklığın kimlerden oluştuğu açıklanmamıştır. Adi ortaklığa karşı açılacak davanın tüm ortaklara yöneltilmesi gerekir. Husumet yargılamanın her aşamasında dava şartı olduğundan dikkate alınması gerekir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.