2. Hukuk Dairesi 2016/7643 E. , 2017/13118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Davacı- karşı davalı temyiz dilekçesinde adli yardım talebinde bulunmuştur. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup aynı Kanununun 336/3. maddesine göre adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay"a da yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davacı- karşı davalı kadının adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından davacı kadının adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2- Temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a) Anayasanın 141/3. maddesi "bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de, kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasının 3. bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebebin açıkça gösterilmesi zorunludur. Kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da bir gereğidir (HMK m. 27-(l)-c). Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması ( TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak karşılıklı boşanma davası açılmış, mahkemece, kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayalı boşanma davasının kabulüne, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Hükmün gerekçe kısmında, “Davalı- karşı davacı bu dava açıldıktan sonra davacıya barışma, birleşme ve birlikte yaşama teklifinde bulunmuş olup, eski olayları affetmiştir. Affedilen olayların boşanma davasına konu olamayacağı ve kusur kabul edilemeyeceği anlaşıldığından karşı davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir” denilmiştir. Diğer yandan “tarafların karşılıklı olarak birbirlerine ağır hakaretlerde bulundukları, davacının birlik görevlerini yerine getirmediği, dışarıya borçlandığı davalının da 2-3 yıl önce davacıya şiddet uyguladığı ancak bu eylemden sonra evliliklerinin devam ettiği sabit olmuştur. Olayları bu şekilde gelişiminde her iki eşte kusurludur. Birinin kusuru diğerinden daha ağır kabul edilemeyeceğinden tarafların bu kusurlu hareketleri nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ortak hayatın çekilmez hale geldiği sabit olduğu” gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Mahkemece, hem kadının kusurları yönünden erkeğin eski olayları affettiği belirtilip erkeğin davasının reddine karar verildiği belirtilmiş, hem de tarafların yukarıda belirtilen davranışları ile eşit kusurlu olduğu, tarafların bu kusurlu hareketlerine bağlı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilerek çelişki yaratılmıştır. Bu bakımdan, gerekçe kendi içinde çelişkili olup, gerekçe bölümünde yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
b) Davacı- karşı davalı kadın, açmış olduğu davanın kabulü ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde de adli yardım talebinde bulunmuştur. Yerel mahkeme tarafından davacı-karşı davalının adli yardım talebi hakkında karar verilmeden yargılamaya devam edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içerisinde mahkemece verilmiş bir adli yardım kararı bulunmamaktadır. Usulüne uygun açılmış bir davada başvuru harcı ve gerekli nispi veya maktu peşin harcın mahkeme veznesine yatırılması gerekir (Harçlar Kanunu m. 32). O halde davacı-karşı davalı kadının adli yardım talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi halinde yargılamaya harç alınmadan devam edilmesi, adli yardım talebinin reddine karar verilmesi halinde ise davacıya harcın tamamlanması için Harçlar Kanununun 30. maddesine göre süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde, delillerin değerlendirilip hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi, harcın yatırılmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.11.2017