16. Hukuk Dairesi 2015/20005 E. , 2018/3690 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucunda ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 386 parsel sayılı 3.080,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 924 ada 51 parsel numarasıyla ve 3.131,29 metrekare yüzölçümlü olarak davalılar adına kayıtlı bulunan eski 385 parsel sayılı 4.020,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 924 ada 52 parsel numarasıyla ve 4.237,91 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar, kendilerine ait taşınmazın bir bölümünün davalılara ait parsele eklendiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 924 ada 52 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişileri ... ve ... tarafından düzenlenen 22.12.2014 tarihli rapora ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 918.50 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar adına kayıtlı olan 924 ada 51 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Somut olayda; davacılar, kendilerine ait ve eklemeli olarak 80 yıldır kullanmakta oldukları yaklaşık 1000.00 metrekarelik taşınmaz bölümünün, kadastro sırasında davalılara ait parsele eklendiği iddiası ile dava açmışlardır. Dava dilekçesi içeriğine göre, davacıların iddiasının tesis kadastrosundan önceki nedenlere mi yoksa uygulama kadastrosu sırasında ortaya çıkan nedenlere mi dayandığı noktasında belirsizlik bulunmaktadır. Mahkemece, bu hususta davacılardan izahat alınmamış, fen bilirkişinin, sadece fiili kullanıma dayalı olarak hazırladığı yetersiz raporuna dayalı olarak karar verilmiştir. Bu şekilde yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez. O halde; öncelikle, davacıların iddiasının tesis kadastrosundan önceki nedenlere mi yoksa uygulama kadastrosu sırasında ortaya çıkan nedenlere mi dayandığı hususunda davacılardan izahat alınmalı, davacıların iddiasının tesis kadastosundan önceki nedenlere dayalı mülkiyet hakkı istemine yönelik olduğunun anlaşılması halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3. maddesinde gösterilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Davanın, uygulama kadastrosu sırasında ortaya çıkan nedenlere dayandığının anlaşılması halinde ise dosyada bulunmayan tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri, komşu parsellere ait tesis ve uygulama kadastrosu tutanak örnekleri ve varsa dayanakları getirtilerek dosya keşfe hazır hale getirilmeli, daha sonra harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik harita mühendisi bilirkişi kurulu, mahalli bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklardan davacılara ait taşınmazın değişmeyen doğal ya da yapay sınırları bulunup bulunmadığı hususunda bilgi alınmalı, göstermeleri halinde söz konusu sınırlar teknik bilirkişilere raporda gösterilmek üzere not aldırılmalı, teknik bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılıp denetime ve hüküm vermeye uygun rapor tanzim edilmeli, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı da göz önünde bulundurulmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik araştırma, inceleme ve yetersiz raporlara dayalı olarak hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 01.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.