16. Ceza Dairesi 2019/4607 E. , 2019/3873 K.
"İçtihat Metni"İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin : ...
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 21.02.2018 tarih ve 2018/338 - 2018/592 sayılı kararı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/36377 numaralı tebliğnamesinde; “İlk derece mahkemesi kararına karşı Cumhuriyet savcısı, sanık ve müdafiinin istinaf isteminde bulunduğu ancak Cumhuriyet savcısının 21.12.2017 tarihli süre tutum (28.12.2017 tarihli gerekçeli) istinaf istemi değerlendirilemeden, yalnızca sanık ve müdafiinin istinaf istemi incelenerek karar verilmesi“ şeklinde belirttiği gerekçe ile CMUK’nun 321. maddesi uyarınca kararın bozulması istenilmiş, ancak Dairemiz 22.01.2019 tarih ve 2018/5296 - 2019/312 sayılı kararında; “İlk derece mahkemesinin sanık hakkında kurmuş olduğu mahkumiyete ilişkin hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe kanun temyiz yoluna başvurulup, temyizin kapsamı istinaf mahkemesince değerlendirilmemiş ise de; bu karara karşı istinaf Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmamış olması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.“ şeklindeki gerekçesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma yönündeki görüşünü kabul etmeyerek kararı onamıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yukarıda bahsi geçen söz konusu karara karşı 10.04.2019 tarih ve 16-2018/36377 sayılı, itiraz konulu yazısı ile; “İncelenen dosya kapsamı ile sanık hakkında silahlı terör örgütü üyeliği suçundan TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1 ve TCK 53, 58 maddeleri gereğince kamu davası açıldığı, Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin 20.12.2017 gün ve 2017/347 Esas, ve 2017/337 Karar sayılı kararı ile sanığın TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK 62, 53, 58/9 maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiği, bu karara ilişkin olarak süresi içinde, sanık, sanık müdafii ve sanık aleyhine olmak üzere Cumhuriyet savcısının istinaf isteminde bulunduğu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 21.02.2018 gün ve 2018/338 Esas, 2018/592 Karar sayılı kararı ile sadece sanık ve müdafiinin istinaf istemlerine göre dosyayı inceleyip istemlerin esastan reddine karar verdiği, bu kararın da sanık müdafiince temyiz edildiği ve itiraza konu kararla Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından oy çokluğu ile onandığı sabittir.
Burdur Ağır Ceza Mahkemesinin 20.12.2017 gün ve 2017/347 Esas, ve 2017/337 Karar sayılı kararı ile sanığın TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK 62, 53, 58/9 maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. Bu hüküm süresi sanık ve müdafiince istinaf edilmiştir. 20.12.2017 günü tefhim edilen karar, aynı zamanda 27.12.2017 günü Cumhuriyet savcısı tarafından UYAP üzerinden elektronik imzalı dilekçe ile sanık aleyhine istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi, Cumhuriyet savcısının istinaf istemi hakkında bir karar vermeden sanık ve müdafiinin istemi üzerinden dosyayı incelemiştir. Bu durumun temyiz aşamasında gözetilmesi gerekip gerekmediği ihtilaf konusudur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.10.1984 tarihli 320 Karar sayılı kararında da izah edildiği üzere, sanık hakkında verilen hükmün bir bütün olduğu, bu hükme karşı kanun yollarına başvurulduğunda bir bütün olarak incelenmesi gerektiği, kanun yoluna başvuru sonucunda başvuranların bir kısmının başvurusu gözetilmeden yapılan incelemenin, bir bütün olan hükmün kısmen ya da tamamen kesinleşmesine imkan tanımadığı anlaşılmaktadır. Bu durumun gözetilerek bu eksikliğin giderilmesinin bir sonraki kanun yolunda ileri sürülmese bile re"sen değerlendirilmesi gerektiği, zira üç dereceli sistemde ikinci derece yargılamanın yapılıp ilk derece mahkemesinin kararının hem vaka hem de hukuki yönden denetlendiği istinaf mahkemesinde, istinaf kanun yoluna başvuranlardan bir ya da birkaçının isteminin inceleme dışı bırakılması halinde bu aşamanın tekemmül etmeyeceği, bu haliyle bir sonraki aşama olan temyiz aşamasına da geçilmesinin mümkün olmadığı düşünülmüştür. Somut olayda ilk derece Cumhuriyet savcısının istinaf istemi süresinde olduğu halde bu istem yönünden istinaf davası görülmeyerek kısmi inceleme yapılmış ve bu şekilde istinaf incelemesi tam manasıyla tamamlanmamıştır. Kanun yoluna başvuranların tamamının bu başvuruları hakkında inceleme yapılarak bir karar verilmesi adalete erişim hakkının da doğal bir sonucudur.
Bu açıklamalar ışığında;
Bu şekilde tarafların istinaf istemlerinin bir kısmı inceleme dışında kalacak şekilde eksik inceleme ile oluşturulan kararın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine bozma veya tevdi kararı yoluyla gönderilip bu usuli eksilik giderildikten temyiz incelemesi yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Aksi düşünceye dayanan Yüksek Daire onama kararına itiraz etmek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile dairenin kararına itiraz etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirilip; İlk derece mahkemesinin sanık hakkında kurmuş olduğu mahkumiyete ilişkin hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulmasına rağmen bu husus istinaf mahkemesince değerlendirilmemiş ise de; Cumhuriyet savcısının sanık lehine istinaf başvurusunda bulunmaması, istinaf mahkemesinin istinaf nedenleriyle bağlı olmayıp hem maddi hem de hukuki denetim yetkisine sahip olması ve bu karara karşı da istinaf Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmamış olması ve sanık müdafisi tarafından lehe olarak yapılan temyiz nedeniyle ceza miktarı bakımından aleyhe bozma yapılamayağından, önceki kararda değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığı, konunun Yargıtay Ceza Genel Kurulunca sonuca bağlanmasının daha uygun olacağı anlaşıldığından, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, Üyeler ... ve ...’un ilk derece mahkemesi kararına karşı yerel Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin değerlendirilip bir karar verilmesi sonrasında temyiz incelemesinin değerlendirilmesi gerektiği yönündeki karşı oyları ve oyçokluğuyla 28.05.2019 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
22.01.2019 tarihli muhalefet kararımızda ayrıntılı şekilde izah ettiğimiz üzere yerel Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı CMK"nın 260. maddesi kapsamında sanık aleyhine ve lehine istinaf başvurusunda bulunma hakkına sahip olması ve süresi içerisinde de istinaf isteminde bulunduğu nzara alındığında yerel Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin değerlendirilip bir karar verilmesi akabinde temyiz isteminin değerlendirilmesi gerektiğinden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken sayın çoğunluğun itirazın reddine ilişkin görüşüne katılmamaktayız.