3. Ceza Dairesi 2017/632 E. , 2017/3157 K.
"İçtihat Metni"
Hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ..., kasten yaralama suçundan şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/07/2013 tarihli ve 2013/377197 soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/09/2013 tarihli ve 2013/1379 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı"nın 11.11.2016 tarih ve 2013/10055 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 24.11.2016 tarih ve 2016/391156 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderildikten sonra görevsizlikle, Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1) Danıştay 1. Dairesinin 23/09/2010 tarihli ve 2010/1315 esas, 2010/1315 sayılı kararı ile, ... no"lu şube başkanı ... hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/D-e maddesinde belirtilen “Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak” fiilini işlemesi nedeniyle disiplin soruşturması açıldığı, bu nedenle şikayetin 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca ciddi bulgu ve belgelere dayanmadığı anlaşıldığından itirazların reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, dosyada mevcut Danıştay 1. Dairesinin 23/09/2010 tarihli ve 2010/1315 esas, 2010/1315 sayılı kararına ilişkin yasal delilin karar yerinde tartışılmadığı gibi şikayete ilişkin ciddi bulgu ve belgeler olmadığı halde olay tarihinden (17/04/2009) sonra düzenlendiği anlaşılan Adli Tıp Kurumu Fatih Şube Müdürlüğünün 29/01/2010 tarihli 2010/410 sayılı raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde,
2) Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara ilişkin itiraz hakkı olmayan ...-Sendikasının itirazının da merciince değerlendirildiği; ancak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173/1. maddesinde yer alan, “Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, şikayetçi sendikanın müsnet kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından açık bir hakkı zedelenmediği cihetle itiraz hakkının bulunmadığı, nitekim Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14/06/2010 tarihli, 2009/16787 esas, 2010/7000 sayılı ve Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 14/02/2012 tarihli ve 2011/67253 esas, 2012/7894 sayılı ilamlarında belirtildiği üzere, toplumdaki demokratik düzenin sağlanması açısından adalet hizmetinin verilmesinin, Devletin temel görevi olduğu, Devlete ait olan adaletin gerçekleşmesi görevinin halka karşı bir görev olmakla birlikte, Devletin adalet mekanizmasını harekete geçirmesini istemek konusunda her vatandaşın genel bir talep hakkı olmayıp, vatandaşın bu konuda hak sahibi olması için özel bir düzenlemeye ihtiyaç bulunduğu, ceza muhakemesi hukukunda da bu hakkın ancak suçtan zarar görene tanınmış olduğu dikkate alındığında, itirazın bu yönden reddi yerine, yazılı gerekçelerle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde,
3) Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/09/2013 tarihli ve 2013/1379 değişik iş sayılı kararı ile şikayet olunan ... hakkında da kasten yaralama suçu yönünden, anılan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, ... hakkında kasten yaralama suçundan değil görevi kötüye kullanma suçu yönünden soruşturma yürütüldüğü ve soruşturma sonucunda iddianın işleme konulmamasına karar verildiği, esasen olay anında şikayet olunanın yaralama olayının gerçekleştiği yerde olmadığı gibi, şikayetçilere yönelik yaralama eyleminde bulunduğuna dair bir iddia da bulunmadığından, şikayet olunan ... hakkında da ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Tebliğnamedeki 1 no"lu bozma görüşüne yönelik yapılan incelemede;
Dosyanın incelenmesinde; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2009/377197 soruşturma sayılı dosyasında şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve... haklarında şikayetçiler ...,..., ..., ..."a karşı yaralama suçunu işlediklerine dair iddia dışında delil olmadığından bahisle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, şüpheliler ...ve ... haklarında sendikal hakların kullanılmasını engellemek ve şikayetçileri yaralama eylemlerinden cezalandırılmaları için 2013/39239 Esas, 2013/12795 iddianame numarasıyla kamu davası açıldığı, aynı dosyada yine aynı takipsizlik kararıyla Fatih Belediye Başkanı ve diğer ilgililer hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yapılan soruşturmanın 4483 sayılı yasaya tabi olması nedeniyle İçişleri Bakanlığından soruşturma izni istendiği, İçişleri Bakanlığı"nın işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararına şikayetçiler vekili ve C.savcısının itirazı üzerine Danıştay 1.Dairesinin 23/09/2010 tarihli ve 2010/1315 esas, 2010/1315 sayılı kararıyla reddedildiğinden bahisle bu eylem nedeniyle de takipsizlik kararı verildiği, Danıştay 1.Dairesinin 23/09/2010 tarihli ve 2010/1315 esas, 2010/1315 sayılı kararının kasten yaralama eylemine yönelik olmadığı, kaldı ki, kasten yaralama eyleminin görev suçu olmayıp kişisel suç olması nedeniyle 4483 sayılı kanuna göre soruşturma iznine tabi olmadığı, şikayetçiler ...,...ve ..."e ait dosya içerisinde mevcut Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğü"nün 29.01.2010 tarihli raporlarının içeriğinde bu raporların olay tarihi olan 17.04.2009 günlü ...Hastanesinin raporları dikkate alınarak düzenlendiği ve şikayetçilerin yaralanmalarına ilişkin bulguları içerdiği, eylemler nedeniyle şikayetçilerin basit tıbbi müdahale ile yaralandıklarının bildirildiği, şikayetçilerin de şüpheliler tarafından yaralandıklarını beyan ettikleri, bu nedenlerle şüpheliler hakkında CMK"nin 170/2. maddesi gereğince kamu davası açmak için yeterli şüphenin oluştuğu anlaşılmakla;
Açıklanan bu nedenlerle mahkemenin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 1 no"lu düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2) Tebliğnamedeki 2 ve 3 no"lu bozma görüşlerine yönelik yapılan incelemede;
Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 2 ve 3 no"lu düşünceler yerinde görüldüğünden; Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/09/2013 tarihli ve 2013/1379 değişik iş sayılı kararının bu nedenlerle 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 22.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.