11. Hukuk Dairesi 2016/8534 E. , 2018/2402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/07/2014 tarih ve 2013/64-2014/149 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirketin dünya çapında gıda ve içecek, özellikle çikolata ve kahve üreticisi olarak üne kavuştuğunu, müvekkilinin tescilli ve tanınmış pek çok markasından biri olan "..." markalarının Türkiye’de muhtelif tescillerle 1980’li yılların başından beri tescilli ve koruma altında olduğunu, anılan markanın özgün ürün şekillerinin de ayırt edicilik niteliğini haiz olduğunu, davalının TPE nezdinde 29, 30 ve 32. sınıf ürünler için tescil ettirdiği "... markasının müvekkiline ait "..." ibareli markalar ile iltibas yarattığını, markaların görsel ve özellikle fonetik olarak birbirine benzediğini, markaların kapsamındaki ürünlerin de aynı ve/veya benzer olduğunu, ayrıca davalının kullandığı ürün şekillerinin müvekkilinin “...” markalı özgün ürün şekillerine de benzerlik ve iltibas yarattığını, bu suretle haksız rekabete sebebiyet verdiğini ileri sürerek, 556 sayılı KHK’nin 8/1(b) ve 42. maddeleri uyarınca davalının “....” markasının müvekkilinin “...” markalarına benzerlik ve iltibas yarattığının tespiti ile davalı adına tescilli "..." markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, müvekkilinin özgün ürün şekillerine iltibas oluşturmak suretiyle ortaya çıkan haksız rekabet durumunun tespitine, önlenmesine, haksız rekabet sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ve verilecek hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraf markalarının birbirinden tamamen farklı olduğunu, haksız rekabete ilişkin davacı iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait 127829 tescil numaralı "..." markası ile davalıya ait 2003 16448 tescil numaralı "..." markası arasında benzerliğin bulunduğu, bu markaların hitap ettiği ortalama seviyedeki tüketiciler nezdinde karıştırma ihtimali yaratacağı, davacıya ait ürün şeklinin ilgili piyasada kullanılan anonim bir yapıda olduğu, üretimsel bir zorunluluktan kaynaklandığı, bu bakımdan tüketiciye malın kaynağını belirtmeye elverişli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirket adına tescilli markanın hükümsüzlüğü, haksız rekabetin tespiti, men-i talebine ilişkin olup, mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının itirazına mesnet markalarının “...” ibareli unsurlardan, davalı şirket markasının ise “...” ibaresinden oluştuğu hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı vekili, müvekkilinin markaları ile davalı şirketin markasının benzer olduğunu, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında markalar arasında karışıklık olacağını ileri sürmüştür.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi hükmü uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın tescil kapsamı ürünlerin yönelik olduğu ortalama tüketici kitlesi tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir.
Somut olayda taraf markaları dikkate alındığında davacı markalarının esas unsuru “...” ibaresinden oluşmaktadır. Davalı markası ise “...” ibaresini içermektedir. Mahkemece, markalar arasında benzerlik bulunduğundan bahisle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise de, markaların asli unsurları, yazı karakterleri, kullanılan renkler bir bütün olarak incelendiğinde, tüketici kitlesinde firmalar arasında bir irtibat olduğu zannı doğurmayacak kadar markaların birbirinden farklılaştığı anlaşılmaktadır
Bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.