8. Hukuk Dairesi 2020/1641 E. , 2021/1047 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Ve Katılım Payı Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... ... vekili, evlilik birliği içerisinde edinilen davalı adına kayıtlı taşınmaz yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak üzere 20.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, davanın kısmen kabulü ile 16.796,80 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, değer artış payı alacağına ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde Daire"nin 2015/3720 Esas ve 2016/13087 Karar sayılı ilamıyla, davaya konu taşınmaz alımında ... bankasından davalı adına 120 ay vadeli 35.000,00 TL tutarlı konut kredisi çekildiği, bu kredi taksitlerinin bir kısmının evlilik birliği içerisinde bir kısmının ise mal rejimi sona erdikten sonraya sarktığı, hükme esas alınan raporda davacı lehine katılma alacağı hesaplamasında meskenin keşif tarihi itibariyle değerinden mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle kalan kredi borcunun düşümü suretiyle artık değerin bulunmasının hatalı olduğuna, Daire"nin yerleşik ilke ve esaslarına uygun oranlamalar yapılıp bilirkişi raporu aldırmak suretiyle davacı lehine talep miktarı da gözetilerek katılma alacağına hükmedilmesi gerektiğine işaret edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davalı tarafça yapılan karar düzeltme isteği ise yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davacının taşınmaza yönelik değer artış payı alacağı talebinin reddine, taşınmaza yönelik katılma alacağı miktarının 36.350,30 TL olduğunun tesbiti ile, taleple bağlılık ilkesi uyarınca 20.000,00 TL tutarındaki katılma alacağının iş bu karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Yargıtay bozma ilamından sonra ıslah yapılamacağından bahisle, davacının 21.10.2019 tarihli ıslahının yapılmamış sayılmasına, ıslah ile talep edilen miktar yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm süresi içerisinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Islah kurumu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 176’ncı ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur.
Islahın zamanı ve şekli, HMK"nin 177. maddesinde düzenlenmiştir. HMK"nin 177/1. maddesinde "Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir." hükmü yer almakta olup, Yargıtay"ın 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı, yine 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları gereği uygulama bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı ve bozma sonrası ıslah taleplerinin reddi gerektiği şeklinde gerçekleşmiştir.
Bununla birlikte HMK"nin 177. maddesinde yer alan ıslahın zamanı hususunda 22.7.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 18. maddesi ile açıklayıcı bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre; birinci fıkradan sonra gelmek üzere ikinci fıkra olarak "Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz." hükmü getirilmiştir. Böylelikle kanunda öngörülen şartları sağladığı takdirde Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılabilmesi mümkün kılınmıştır.
Somut olayda, davacı vekilinin bozmadan sonra olmak üzere tahkikata ilişkin işlemler devam ederken ve tahkikat sona ermeden 21.10.2019 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu sabittir. Mahkemece, bozma ilamına uygun şekilde kredi taksitleri oranlanarak davacı lehine belirlenen ve ıslahla talep olunan 36.350,30 TL katılma alacağı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenle hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 341,55 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.024,65 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.